6 Mayıs 2011 Cuma

18.04.11 / 01.32

Bilemedim ne olduğunu.
Bırakamadım da oluruna.
Verilen ömrü paylaştıramadım bir türlü.
Elimde kalanın belirsizliğinin verdiği korkuyla da daha çok bağlandım.
Bittiğinde nefesim "iyi ki" demek için,
Kalbimi de yanımda götürmemek için,
Bedene saklanıp kalmamak için tüm çabam.
Döktüğüm gözyaşlarımla suladım dileklerimi hiç "neden" demeden.
Geleceğini bilerek, inanarak.
Hayallerimde kurduğum o ufak cenneti daha da aydınlatmak için araladım yıllardır mühürlü olan kapımı.
Ellerim kalbimde heyecanımı kesmeye çalışıyor şimdi.
Nefesim düzensiz.
Gözlerimse aynı yere bakıyor.
Tüm uzuvlarım o günü bekler, bayram çocuğu misali.
Hazır etraf.
Senin de hazır olmanı bekliyoruz.
Hayallerim de ki gibi gel yanıma ama.
Gözlerin şefkatle sevsin beni,
Ellerin sıkıca tutsun bedenimi.
Kulaklarım yine duysun o heyecanla atan kalbini.

18.04.11 / 01.32



* Soğuk paragraflarımı ne ısıtıyordu peki? sormadan edemedi içim. Bunları nasıl yazdım, neler kurdum hayalimde, gerçek neydi? soruları sinsi bir yılan gibi ısırmış, beynimi zehirliyor şimdileri. Halsiz düştüm. Donuk bakışlarım ve ellerim, zehirlenmiş düşüncelerim, karanlıkta kalan duygularım...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İçimdeki Fısıltılar - 5

 ___ Gölgeli bir güne güneş doğuyordu.  Ben de sabrımın en uçlarında uzunca bir yürüyüş yapıyordum. Öyle ki güneş arkamdan tepemi ve omuzlar...