26 Kasım 2009 Perşembe

Şşşşt...

Ruhumun içinde bir köşesinde oturan yaşlı kadına ve emekleyen ufaklığa söyleyecek birkaç sözüm var.

-Kadın otur, mızmızlanmayı bırak. Çocuk sende zırlamayı bırak.

DİNLE - İZLE

25 Kasım 2009 Çarşamba

İçimdeki ejderha ve müzik

Gözlerimi açamıyorum resmen. İçimde kocaman bir sıkıntı. Böyle ejderha gibi hissediyorum hatta kendimi. Ama farkımız büyük. O alev topu fırlatıyor, bense su topu. Susturamıyorum kendimi. Kocaman cümleler varmış gibi içimde ama yok gibi. Eyvaaaahhhh çiziyorum kafayı sanırım diyorum, kendimi iyi hissettiğim ufak bir arada. Böyle zamanlarda karar verdik iyi düşüneceğiz. Ne yapacakmışız? İyi düşünecekmişiz. Bugün çok güzelim. Bugün keyfim çok iyi. Bugün hava çok güzel (ıh güzel, heryer sisti bee). vs. vs. Tabii becerebilecek kabiliyetteseniz. Ben değilim, ama "Bugün süperim" taklidini iyi yapanlardanım.


Neyse böyle süper garip bir günde benim ruhumu kurtarabilecek en güzel şey müziktir. Şirketin internet yasakları bu konuda en iyi destekçim. Sponsorum gibi hatta. Neden? Çünkü bu yasaklar beni bu konuda araştırmalara daha fazla itmeye başladı. Şanslıyımdır da genelde aramalarımda. Her seferinde dinleyebilecek yerler bulabiliyorum. Geçen yien sinirlenip arandığımda http://www.pitchfork.com/ la karşılaştım. Bu site sayesinde bir sürü yeni insan dinlemiş oluyorum. Amatör vs farketmiyor. İşte bu şekilde olan araştırmalarımdan birinde tanıştığım bir hatundan bahsetmek istedim bugün.


Charlotte Gainsbourg. 1971, İngiltere doğumlu bir hatun. Filmlerle,tiyatrolarla uğraşmak yetmemiş olacak ki bir albüm yapayım demiş. Sonra bizim Beck i yakalamış. Nisan ayında doldurdukları,Beck in yazıp, prodüktörlüğünü yaptığı albümün "Heaven can wait" adlı şarkısına klip gecikmemiş, hemen çekilmiş. Şarkı, nasıl dinlenmeye değerse klip de bir o kadar izlenmeye değer. Gelişmeleri http://www.beck.com/ dan adım adım izleyebiliyorsunuz.








İyi dinlemeler. Dinledikçe ruhum bırakmasın sizi yihahahaa =)

DİNLE ve İZLE!

*Gereksiz ayrıntı: Beck ciğime bişey olmuş. Klipte farkettim. Hayır ruhuna bişey olmamışta, tipi garipleşmiş. Arayım da hemen sorayım ne derdi varmış bu çocuğun :)





22 Kasım 2009 Pazar

İçimden geldi yine...

Yalnızım. Bunu biraz geç anladım. Ömür hep birilerini kendi görmek istediğin gibi görmeyle devam etmiyormuş. Biraz son tükenmemde, daha kısa sürede yere tökezlemeye başlayınca öğrenmiş olsam da.
Koca hayatlar soktum küçücük hayatıma. Bazen çok su yuttum bazen sadece ellerimi ıslattım. Gün geldi su yüzünde kollarımı açtım göğü izledim. Çırpınıp her boğulacağımı sandığımda sabaha gözlerimi açıp, yeni hayata başladım. Bu sefer farklı başlamak için elimden geleni yaptım ama yine olmadı. Nedenini anlamam zor değildi. 3. cümlem bunun nedeni. "Görmek istediğim gibi" görmeye çalışıyorum yanımdaki adamı. Eskisi kadar uzun sürmüyor ama sürüklenmem. Az düşünmeye çalışıyorum önceleri.Sonra bakıyorum içimi kemiriyorum. Canım acımasına rağmen devam ediyorum hem de. Baktım artık nefes bile zor gelmeye başladı vazgeçemeyeceğim insanları düşünüyorum böyle anlarda. Hani hiç yok olmasın istediklerinden. Sevdiğimde böyle oluyor bir dönem. Hiç gitmesin,iyi-kötü* her şeyiyle yanımda kalsın istiyorum. Sonra yatağına yatıp dua etmeye başladığımda dilimde ölen sevdiklerimin isimleri. Görüyorum ki istesen de istemesen de bu var. Yok oluyor sevdiklerin ama en güzel halleriyle. Böyle olsun istiyorsun ya sevdiğinin, ne kadar hak ediyor pek? Ne kadar yanında? Teninde hissettiğin dışında, ruhuna karışacak kadar mı? 10 saniye belki kendimi kandırmam, kirpiklerimden dökülen tek damla gözyaşı cevaptır bu duruma. Kendini kandırmaya çalışma diyorum kendime. Kendimle çok çatışsamda sabah kalktığımda o adamı geride bırakıp hayatıma devam edebiliyorum. Yanıma yine kendimi alıp hem de. Ve evet ona ne düşündüğünü sormuyorum bunlar olurken. Böyle bir sirkülasyonda sevdiğim adamı, ömrümün insanını bulacağıma da inanırım.
-mış larla yaşanmıyormuş değil mi Merve? Hayat bu işte. (DİNLE)

*iyi-kötü: Hayatımın ufak bir döneminde böyle birşey olmadığına inandırmıştı adamın biri. Koca bir yalan olduğunu öğrenmek için deneme yapın isterseniz. Umarsızca yaşayın. Ama öğrendim ki iyi- kötü diye birşey var. Hem de her adımında.


9 Kasım 2009 Pazartesi

Çırpın... Boğulmamak için...

Doğum günüm geçti gitti. 3 Kasım 2009 benim için güzel hatıralar bıraktı hatrımda. Beklenen,beklenmeyen herşeyiyle hem de. Çok şey öğrendim.



*O günden ufak bir kare. Tabii ki hava soğuktu. Ama şanslı bir günümdeydim ki işten normal saatte çıktım. Serviste bunun verdiği mutlulukla sırıtışımdan belli.



Yazmak hiç bukadar zor gelmemişti. O yüzden tamamen kısa kesip 3 Kasım dan beri dilimdeki olan şarkıyı paylaşmak geldi sadece içimden.

Sensiz hayatı neyleyim diyerek bağrınmak bize kalan (DİNLE!)

* Bu hafta kuzen evleneceği için ayrıca bir yastayım zaten. İtiraf ediyorum sevmedim sevemedim enişteyi. Ama süper olacak son günü süper. Herşey hazır. (İçimdeki kız garip kabul ediyorum. Tek kişilik bir bedeni sevmiyorum.)

İçimdeki Fısıltılar - 5

 ___ Gölgeli bir güne güneş doğuyordu.  Ben de sabrımın en uçlarında uzunca bir yürüyüş yapıyordum. Öyle ki güneş arkamdan tepemi ve omuzlar...