Satırların Ta Kendisi (Bir Doğuş Hikayesi)
__
Ne kadar yıl geçtiğini, matematiğini yapmadan hatırlamıyorum.
Babamın o palyatif odasında nefeslerini dinleyeli üç yıl olmuş.
Belki de ilk kez, gerçekten ama gerçekten neler döndüğünü yazabiliyorum.
En büyük silahım, duygularıma benzetme bulmak.
Diğer Merve anılarını sakladığım kutuya koyduğum gibi, onları da bir telefon sonrasında aynı kutuya tıktım.
“Babanız öldü mü?”
Babanız ölmediyse, o dramatik gelen sorunun ne kadar anlamsız olduğunu bilemezsiniz.
Sizin hiç babanız oldu mu?
Benim öldü. Kör oldum.
Kör olmak bir yetiyi kaybetmek değilmiş meğer.
Seni sen yapan, fazla görünen duyguların kararmasıymış.
Işıksız kalan hislerine enerjinin yetmeyip, onların karanlıkta kalmasına alışmakmış.
Bir zamanlar “fazla” bulduğum tüm duygular, meğer gerçekten fazlaymış — ama sahici oldukları için.
Siz nasılsınız?
Ben yanılmaktan nefret ederim.
Defalarca tartar, sayısız gece düşünür, uyanır, tekrar düşünürüm.
Realist olmakla övünürüm.
Ergenliğimden beri sıradan olmamak için her şeyi öğrenmeye çalıştım: felsefe, sanat, müzik, psikoloji…
Sessizliğimi kelimelerle doldurmuş bir çocuktum uzun süre.
Ama geldiğimiz noktada, iki “havalı” cümle arasına sıkışmış kelimeler gerçekten bir yere varıyor mu, bilmiyorum.
Babamdan sonra hiçbir şeyin anlamı kalmadı.
Hem de çok uzun bir süre.
Din, spiritüalizm, bilim — hepsi aynı kayığa bindi.
Ve bir anda kaybolup gittiler.
Rotası olmayan bir gemi gibi savruldum.
Döndüğümde elimde kalan sadece o savrulmanın tortusuydu.
Yas kitapları, terapiler, destekleyici sözler…
Hepsi boş kalan rafları doldurmaya çalışan bir kütüphaneci gibiydi.
Ama sonunda her şey hafifledi;
ve bir raf bile etmedi.
Buraya kadar geldiyseniz, içiniz kararmasın.
Terapi seansımın ilk günüydü.
“Neden buradasınız?” diye sormuştu terapist.
“Bir gün kuyunun en dibinde olacağım ve yalnız kalmak istemiyorum,” demiştim.
Hayatının her anını mühendis titizliğiyle planlayan biri olarak bu cümleyle içten içe övünmüştüm.
Gerçekçiydim çünkü.
Şimdi dönüp baksam, kendime şunu söylerdim:
Bir kez inmeyeceksin.
Defalarca ineceksin o kuyuya.
Defalarca o aynayla göz göze kalacaksın.
Bir kurtarıcı isteyeceksin hayatında.
Ama kimse seni o deliğe bile yaklaştırmayacak.
Ve orada — hiçbir şeyin olmadığı o karanlıkta —
kendine bir çare bulmak zorunda kalacaksın.
Ne varsa elinde, onlarla.
Belki çamurdan bir merdiven yaparak.
Belki de aynadakiyle barışıp orada yaşamayı öğrenerek.
Çok özlüyorum o uçlarda olmayı.
Kelimeleri uçurumun kenarına getirmeyi.
Gerçeklikten uzak olmayı.
Ve şimdi 38 yaşındayım.
Michigan’da üçüncü yılımı devirdim.
Hayatımda ilk kez, herkesten uzak olmanın ne demek olduğunu öğreniyorum.
Evliyim.
Yeni arkadaşlar ediniyorum.
Bazen büyük bir iç açısı olan bir çemberde sadece nefes alabiliyorum.
Bazen o acıyı büyütmek için ara nefesler, ara diyaloglar yaratıyorum.
Hala müziğin benim lisanım olduğuna inanıyorum.
Daha gerçek cümleler kuruyorum artık.
O kadar gerçek ki, bazen bu Merve’den hoşlanmıyorum.
Hala aklım bizimkilerde.
Hala, az da olsa, hayal kuruyorum.
İmkansızlıkları gerçeğe dönüştürmeye çalışıyorum.
Hala müziksiz tek kelime yazamıyor, tek kelime okuyamıyorum.
Önemsizliklerde önem yaratmak kıymetli.
Yoksa bir balon gibi uçup gidersin.
Bunu biliyorum.
Ve bazen, çok nadir de olsa, gerçekten hissediyorum.
Bu yeni yaşımda, veremediğim kararları yeniden vermekten mutluyum.
Umarım bu yıl, imkansız görünen her şeyi mümkün kılar.
Olanlar için şükrüm büyük Allah’a.
Gerçek olmayana, gerçeğe benziyormuş gibi dayanamayan kalbime teşekkür ederim.
Hala bu kadar hem gerçek hem duygusal olduğuma da…
Şefkatli kalabildiğime de.
Sevdiklerim uzunca yaşasın; hep gülsün istiyorum.
Kavgaya tahammül edemiyorum.
Yakıp yıkan biri olursa, tekrar inşa etmiyorum — olanı süslüyorum.
Yaş alıyorum.
Bazen aynadaki kişi küçülüyor gibi,
fotoğraflarda ise artık aynı kişiyi görmüyorum.
Var olan tüm versiyonlarımla barışmaya çalışıyorum.
Huysuz bir temelin, orta yolda buluşması zor olsa da hep deniyorum.
Çünkü denememiş bir versiyonumu,
hiçbir yaşımda tanımıyorum.
Sevgiler,
— Ne ölümmüş, hala konuşuyoruz değil mi?
Yorumlar
Yorum Gönder