___
İçinde uzun zamandır birikmiş büyük çığlıkla haykırdı kadına;
- Nereye?
Duyacağından emin, güçlü bir tonla. Sorunun eli olsa durduracak gibi.
Kadın her an durdurulmaya hazır bir yavaşlıkta yürüyordu. Olabilecek her hamleyi kaçırmamak için elinden geleni yapmalıydı. Öyle ya. O kalmak istemişti. Kalmak istiyorum demek yerine kal desin diye kurmuştu tüm cümleleri. Susup kalan taraf oydu. Bir şey demeliydi. Bir şey yapmalıydı. Donuk gözleriyle, hep aynı zamanda aynı yerde buluşan sıradan bir arkadaş gibi davranırken bile mağrurluğunu ve kararlılığını hep koruyordu. Hayatında ne zaman bu kadar çok kendini ifade etmeye çalıştığını hatırlamaya çalışmıştı bir önceki akşam. Hiç kimseye demek ne kadar iddialı olduğunu bildiğinden, yanına bir örnek daha bulmak istedi. Bulamadı. Eğer o aradığı örnek olsaydı, olabilecekler listesi dizecekti ucu olmayan.
Kendini hiç açıklamak zorunda mı kalmamıştı?
Belki de hiç geç kalmamak için koşmamıştı?
Hiç geç kalmamaya çalışmamıştı belki de?
Ama kadın geç kalmanın yaşamsal ve cümlesel tüm detaylarını biliyordu. O yüzden aklına gelen cümleleri söylemeyi, atılan adımları, beklemeyi, vazgeçmek zorunda kalmayı ve sonunda böyle olması gerekir demenin naif kırgınlığının tüm detaylarını çizerdi.
"- En güzel eserim bunun üzerine olacak." diye yürümeye devam etti.
___
* Herkes kendi sonunu kendi yazmalı. Ben bir ana getirmek istedim sadece. Siz ne yapardınız diye? Kim olmayı tercih ederdiniz?
** Ruhu var bazı yazıların, canı devam etmek istemeyince edemiyorsunuz. Bugün Yeliz'e bir söz verdim ve onu tutuyorum. Yarım kalmış değil de devamını sizin yazdığınız bir yazı olsun istedim.
*** Beni yutkunurken ve aynı anda yazarken zorlayan şarkıları seviyorum diyelim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder