Ve yüzümü ıslatan; sakince çarpan rüzgarın getirdiği su damlacıkları.
Düşümdeki İstanbul'u resmediyor gördüklerim.
Verdiğim her nefes; havadaki karmaşaya karışıp kaybolurken,
Aldığım nefes çoktan vücuduma karışıyor.
Nasıl da isli ve kirli.
Sığınıyorum bir süreliğine eski bir tramvay durağına.
Hep burada bekleyen ama o tramvayın yolcusu hiç olmayan biri olarak;
Gidenleri izliyorum.
Kimi gülüyor.
Kimi konuşuyor.
Kimi asmış suratını kendi düşünü izliyor.
Herkes bir yerlere yetişmeye çalışırken,
Ben herkese yetişiyordum bakışlarımda.
Başka hikayelere asılıp giderim belki diye.
Kendi halimi düşünüyorum bir an.
"-Beni bulsa bulsa Azrail bulur." diyorum içimden.
Bir melek korkutur mu insanı?
Ürperiyor içim birden sanki gelmiş gibi.
Ne zaman ürperse içim kalamıyorum o yerde.
Sanki tramvaydan aceleyle inen bir yolcunun telaşıyla çıkıyorum duraktan,
Ve hızlı adımlarla meydana inerken; kalabalıktaki hikayelerden biri oluyorum.
* Bugün durakta beklerken telefona not aldığım ufak bir yazıyken, gecenin bu vakti tamamlandı.
** Sanırım paylaştığım parça, tam yerine oturmuş oldu. Bülent Ortaçgil - İstasyon İnsanları
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder