9 Ekim 2011 Pazar

Kıssadan Hisse Zamanlar - 10

Sahipsiz gibi herşey.
Yağmur vuran camımdaki buğu gibi.
Yok olacak sanki, gözlerimi indirsem.
Belki de o yüzden durmadan yazıyorum.
Döktüğüm cümleler ne vakit ses olsa; ardında sadece yüzümü hatırladığın için. - Belki onu bile hatırlamıyorsun.- 
Ama yazsam öyle mi?
__
Bir sayfaya, insan hem aşkını hem de nefretini anlatabilir mi?
Hayır, deme. 
Yazıyorum işte.
Çevirdikçe gülüyorum.
Çevirdikçe ağlıyorum.
Çevirdikçe hem ölüp, hem de diriliyorum.
Gerçek işte, mürekkeple mıhlanmış yerine.
Gitmiyor.
Terk etmiyor.
Aldatmıyor.
Yalan söylemiyor.
Çevir ve oku. 
Bu kadar.
Emanet bırakılan herşeyin sahibi oluyorsun her noktanın sonunda.
Paylaşıyorum bazen lokmamı, serpiyorum ellerimle bazılarını.
Bir şarkı gibi seslenemiyorum belki ama, yüreklerine misafir oluyorum.
Tek gitmiyorum sadece. Seni de götürüyorum hep yanımda.
Öyle ki bilmeden "biz" oluyoruz. - İstemeden tabii.-
___
Unutmayı unuttum yazalı. 
Silgi tutmayan mürekkepleri tuttum yanımda.
Bir de sen kokan cümlelerimi.
Bana sakladığım herşeyini, onlara anlattım.
Onlar da başkalarına. 
Gizli, karanlık yerlerde umutsuzca ölme diye, yaşatıyorum böyle.
Ölüyorsun bazı günler. Gülüyorsun diğer günler.
Seviyorsun bazı günler. Gidiyorsun diğer günler.
__
Ya bitersen? 
Ya gerçekten ölürsen?
Ya ben ölürsem, gerçekten biterse kelimelerim?
İhtimaller...

*Hediye edilen bir defter içine dökülen kelimeler... Kendime niyetli değildi. Kader kısmet.. Umarım yazmak için sebep olurum yeniden...
** Emir Bey' den devam ediyorum. Şu sıra hep bir yerlere koşturma içerisindeyim. Güzel başlangıçlara yol açtım. -O durumlarla ilgili de bir yazı yazmak niyetindeyim.- Bildiklerimden şaşmıyorum o yüzden de müzik konusunda.  "Cennet Bahçesi" parçanın adı da. Şiir olarak da, bestelenmiş hali de nefis.
İyi okumalar, iyi dinlemeler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İçimdeki Fısıltılar - 5

 ___ Gölgeli bir güne güneş doğuyordu.  Ben de sabrımın en uçlarında uzunca bir yürüyüş yapıyordum. Öyle ki güneş arkamdan tepemi ve omuzlar...