14 Ağustos 2011 Pazar

Bir Dönüş Hikayesi

Vazgeçmek. Ne aptal bir eylem. Ben de tam olarak, yarın 1 hafta olacak şekilde, işte tam olarak bu fiili gerçekleştirdim. Ve yine tam da yarın 1 hafta olacak şekilde, aynı eylemle tanıştım. İki taraflı olarak da ilk defa karşılaştığım bir durum olmasa da, her seferinde farklı bir his oluşturduğu, diğeri ötekinden daha ağır gelebilecek bir durum oldu. Öyle bir şey ki, en son hissettiğimde, gerçekten ama gerçekten, -üzerine basa basa yazıyorum, hatta koyulaştırıyorum,- ölmek istedim. Bunun için yalvardım Yaradana, sırf kendim yapmamak için. Düşündüm, eğer adı düşünmek ise. Sonra karar verdim kendimce. Madem vazgeçmek kolay insanlar için sevdiklerinden, bende sıraya soktum. Yazmak, kendim(evet, seviyorum kendimi), sevme duygumu, var olmayan şeylere olan inancımı... Hepsini yok edersem daha gerçek olurum diye düşündüm. Yaptım, yapamadım kısmı karışık. Zaten amaç veda yazısı yazmam da ki sebebi anlatmaktı, umarım anlatabilmişimdir.
Bu işin başlangıcının özet kısmı. Son noktası da veda yazısı oldu. Gerçekten dokunmadım defterime 1 haftadır, ve içimden geçen bir sürü cümleyi görmezlikten geldim. Eğlenceli oldu ara sıra benim için. Hiç kurgulamadığım bir sürü cümle birbiriyle yarıştı. Uyku problemleri, kabuslar yaratmıyor değil bu durum. Ama kimin umurunda. Benim değildi. Anlamıyordum çünkü, bu iyi birşey miydi, kötü birşey miydi.
Vazgeçmek, sayın okurlar o kadar kolay ki.
Yanınızdaki adama uyurken arkanızı dönmek gibi, anlık.
Suyun, duştayken vücudunuzu bir yandan okşarken, bir delikten de akıp gitmesini umursamamak gibi, hiç. Yani sayın okur, doğum-ölüm gibi başlangıç-bitişler gibi aslında çokça en sık yaptığımız vazgeçmek..
Ölümü ciddiye almayan adamlarız biz. Bende yapıyorum hem de sık sık. Yeminler bile ediyorum vazgeçmemek için. Ve tam olarak orada da en kolayını yapıp, vazgeçiyorum. Sevdiğim adam bile bunu yapıyor. Neyine aşık oldum? Onun için mi bunları göze aldım, yaptım? gibi saçma sapan cümleler vicdan azabı gibi olsa da hepimiz kolayı seviyoruz itiraf edelim. Kısaca küfre dolayıp, sıktığım bu hayatta zordan kaçmayı seviyoruz.
A tabii dipnot, zoru seven adamlara-kadınlara değil bu cümleler. Naçizane saçma sapan cümle öbeklerini sıralama duygularım kabarmışken, e işin kolayı vazgeçmeyi de dile dolamışken, yazılan cümleleri çok ta ciddiye almamak gerekiyor.
Ne yazacaktım, neler karalıyorum yine. Neyse. Bu veda yazım için; gerek altına, gerek ise direkt benimle irtibata geçen insanlara teşekkür ederim. Ciddiye alınmak zor zanaat, yükümlülüğü çok.(Gülüyorum burada.). Ama itiraf ediyorum, sadece aldığım bir mail -kimse alınmasın tam olarak burada- çok etkiledi beni. Bir kadın olarak, bir -sadece yazan olarak. Güzellik kavramını çok ta sıkmadan, bana karıştıran bir yazıyı okumak; Kadın olarak gururumu okşadı. Uzun süredir kullanmadığım için yerlerdeydi sayın okur, anlayamazsınız. Sadece yazan olarak da, elimdekilere bakıp, nelerden vazgeçip nelerden vazgeçememe, neler yaptığımın yabancı insanlar tarafından ne kadar farkında olduğu olgusunun güzel bir duygu olduğunun, yazarken yarattığım cümlelerin kimi anlattığı değil de, ne kadar doğru eşleştirirsem "ölümsüzlük" kavramını hayata geçirebileceğimi düşündürdü. Kendisi de muhtemelen bu cümleleri okurken, sadece gülüyordur. Merak etme ben de yazarken sana eşlik ediyorum. Koca hafta kendimi kilitlediğim yatağım, su içinde kalan yastığım, durmadan yalan söyleyen dilim şahit olsun ki, şu an bunları yazarken benden gülümsüyorum. İnandın mı gizli okur? Önemli değil inanman, ama inan. Bu paragraf neredeyse sana özeldi. Özel hisset diye değil, sana cevap verecek gücü bulamadım. Üşendim, istemedim, bilmem belki de gerçekten zamanı değildi. Bu paragrafı hem cevap, hem de sıradan bir blog yazısı olarak algıla. Ya da sen bilirsin. Evet, bilirsin.
Neler yaşadığım, neler hissettiğim konularına gelince; yazıp geçecek şeyler değil fakat hafifletir mi bilemedim. Ama ilham olacak konular gerçekten benim adıma.
Yaşarken hayatın gerçekleri-gerçeğim dengesini bozmak adına herşeyi yapmış olmama rağmen, gerçekleri bölümünün aldığı başarı ve benim hazin yenilgi hikayemi anlatırım mesela.
Kendini seven ama sizi düşünen, yanında siz olduğunu hissettiğiniz ,mutlu olduğunuz, çizgilerinizi silip, tekrardan yeni çizgiler yarattığınız,baktığınız, dokunduğunuz, öptüğünüz, istediğiniz. Hatta o kadar ileri gidiyor ki zaman, zaman zaman sizi siz olduğunuz için seven ama sonrasında bunun yetersiz olduğunu düşünen bir sürü insan anlatabilirim mesela.
Ama anlatırım sadece. Sonucu olmadan, akıl vermeden -ki beceremem-, karşılıklı bir beklenti içinde olmadan. Ben kendimi ve etrafımdakileri bu kadar ciddiye alırken;siz de sadece okursunuz.
Kısacası Sayın Okur, döndüm. Şarkılı,türkülü bir giriş yapmadan, sadece yazarak. Ama yok illa ki patlat bir parça dersen, şuan ki ciddiyetim diyor ki;
- Bu radyoda http://www.canliradyo.gen.al/canli_radyo_eksen_dinle.php çalan şarkı her ne ise benden sana gelsin.
Vazgeçme, vazgeç ama vazgeçmekten vazgeç. Vazgeçmediğin kadar kendinsin çünkü. Hep dediğim gibi "keşke dememek için.
Siyahın içinde neler olduğunu hiç kimse bilemez. Görünenle ilgilenenlere de duyurulur.
Bir de son olarak; iyi ya da kötü sadece dileyin.
Bu hayatı ve ölümü aynı anda sevmek adına; bol nefes kesen zamanlar dilerim.

3 yorum:

  1. Nerede kalmıştık Madonna?

    YanıtlaSil
  2. etkileyici bir yazı olmuş, kutlarım

    YanıtlaSil
  3. Bazen insan bekler bir çift sevgiyle bakan gözü, ve bir çift sevgiyle dokunan eli… ve bazen özler uzaktan, beklediğini…. Ve bazen anar o dudaklardan dökülmüş özlemi… Bitmiş midir olan tüm duygular, gelinmiş midir yolun sonuna? Yol mudur biten, yoksa tükenen sabır mı? Kendini sevmek midir artık yapılan, ve aslında kendini sevdiği için mi onu beklemiş, özlemiş, istemiştir? Kim kimi sevmekte ve artık sevmemektedir? Nedir düşülen yol ve ne beklemektedir yolun sonunda. Hatta var mıdır, yolun sonu? Elbette vardı bir sonu, beklenmeyen olmasa da, istenmeyen. Ya da kimi zaman çok istediğimizi iddia ettiğimiz, aslında o an da istediğimize hiç hazır olmadığımı anlamamız gereken. Nedir bu basitliğin içindeki karmaşa? Yol almak istiyorum artık, kendime hayatıma geleceğime doğru. Kendimi bulmak istiyorum, çıkmak istiyorum artık bu kalabalıktan, bu hırstan, bu olmayan tahtın kavgasından…

    YanıtlaSil

İçimdeki Fısıltılar - 5

 ___ Gölgeli bir güne güneş doğuyordu.  Ben de sabrımın en uçlarında uzunca bir yürüyüş yapıyordum. Öyle ki güneş arkamdan tepemi ve omuzlar...