28 Kasım 2012 Çarşamba

Kabus Notları - 8

__

Tüten bir burna sebep...
Yakın bir gelecek değil..
Yakın bir geçmiş değil..
Kulağımda bir sıcaklık..
Kesik kesik...
Kayboluyor arada..
Davetsiz misafir karanlıkta kayboluyor.
Çarpıyor bir yerlere...
Dengem bozulup, düşüyorum..
Görünmeyen..
Bilinmeyen..
Aklımın yarattığı ve kaybolacak gibi.
Bir asker gibi hazır..
Keşfetmeyi öğrenen bir bebek kadar cesur...
Kararsız..
Omurgasız...
Şeffaf...
Umursamaz..
Göz bebeğimin ardında...
Penceresi arada açık...
Hangisi olduğu meçhul?
Işığa ihtiyacı yok gibi.
Mırıl mırıl..
Zırıl zırıl...
Kapanıyor gözlerim yavaşça..
Salıyorum aklımı...
___

Bu gürültü de ne?
Gelen kim?
Sen de kimsin?
__

* Deli kızın karalamalarına döndü yazılarım. Arada başım döner, değişir kelimelerin, cümlelerin yeri.
** Sevin çok.
*** Birdy ' nin Skinny Love şarkısı manidar ve güzel...

3 Kasım 2012 Cumartesi

3 Kasım - İyi ki Doğmak İçin Sebepler


O güzel sesine ezanda çok yakışıyor ama bu şarkı daha başka oluyor.
"Ah bu gönül şarkıları"
Provasını yapıyor günlerdir.
Duyuyorum da, kızıyorum hatta bir de..
Baba yine mi aynı şarkı diye..
İnsanın babası bu şarkıyla kendi sesinden kızının doğum gününü kutlarsa çok şey bekler hayattan.
25 yıldır yapmadığı o konuşmayı yaptığında anlarsınız ki, o benden de fazlasını bekliyor.
Diziyor olması gerekenleri ard arda.
İnanmayı bırakmamak lazım.
Çok sevmek lazım...
Saygılı olmak lazım...
Güvenmek lazım...
Karşılıklı istemek lazım...
Güzellik birlikten doğar..
Bitmiyor cümleleri.
Yine her zamanki gibi heyecanlı.
Gür sesiyle karı koca yıllardır yaptıklarını örnek veriyor.
Dinliyorum.
İlk defa böyle bir konuşma yapıyoruz ..
Ben de susarak ilk defa dinliyorum onu belki de.
Biliyor kızının içini.
Su serpiyor.
Karısının temizlediği toprağa o tekrardan ekiyor tohumları.
Devrin değişmesinin, hiç birşeyin değişmesine sebep olmadığını savunuyor.
İnsan bazen çok üzülür diyor.
İnsanların hepsi aynı değil diyor.
Konuşuyor da konuşuyor...
Ağladıkça ağlıyoruz.
Sonra telefonum çalıyor.
00:00 da arayan ilk kişi..
Doğum günümde ilk defa uzak düştüğüm annem.
Bu saati bekledim diyor.
İyi doğdun diyor.
Sonra güldürecek cümleleri diziyor.
Ağlarken kahkaha atarken buluyoruz kendimizi.
Kısaca annemin sesi mendil oluyor gözyaşlarımıza.
Kapatıyoruz telefonu bir sürü güzel dileklerle, dualarla.
Kendime sıra geldiğini hissedip, toparlıyorum kendimi.
Sitem etmeye başlıyorum babama.
"Sizin yüzünüzden bu kadar duygusal evlatlarınız var. Sizin yüzünüzden çok seviyoruz. Sevdiğimizde koşulsuz seviyoruz"diyorum.
Ne tepki vereceğini bilemediğimden gülümsüyorum anlamsızca.
Babam yine aynı kararlı cümleleriyle cevabını veriyor.
- Sen doğrusunu yapıp, doğrusunu yaşayacaksın. Kişi, sevdiği ile beraberdir Nasıl yaşarsak, öyle ölürüz.  Huzurlu bir ömür yaşarsın. Kısa.. Uzun.. Allah bilir..

Yine susuyorum.
Babamın ölümü hatırlatan cümleleri ilk defa içimi korkutmuyor.
Şükrediyorum içimden aynı huzurla.
Gülüyoruz yeniden.
Sonra da hiç konuşmamış gibi odalarımıza çekiliyoruz.
Tek başıma kalınca nedensizce ağlıyorum.
İşte şimdi oldu diyorum.
İşte şimdi iyi ki doğmuş oluyorum.
Belli ki dönümüm bu yaş olacak.

Belli ki annem ve babam yine haklı.
Çok sevin efendim.
Birilerini inandırmak için değil.
Kendiniz inandığı için..

*Filmi daha izleyemedim ama sanırım bu hissettiklerime bu fragman daha uygun oldu. Şarkıyı da Oya İşboğa' dan dinlemek ise ayrı bir zevk oldu.


İçimdeki Fısıltılar - 5

 ___ Gölgeli bir güne güneş doğuyordu.  Ben de sabrımın en uçlarında uzunca bir yürüyüş yapıyordum. Öyle ki güneş arkamdan tepemi ve omuzlar...