28 Kasım 2021 Pazar

Kıssadan Hisse Zamanlar - 71

 ___

Tahta bir bavulla birlikte uzakta göründüğünde Eylül 21'di. Bir daha geleceğini beklemiyordum. Ama gelmişti işte, yine beklenmedik şekilde. Bavulun köşelerini zaman törpülemiş gibiydi. Tutacağı çoktan onu orada bırakmaya hazırdı. Ama bırakmamıştı. Bunca zaman bir günü bekliyor gibi dayanıyordu.  Dayanmasaydı şimdiye kadar çoktan gelirdi belki de. Gelseydi?

Susmuyordu aklım. O yokken kapanmış bir kapı vardı. Ve şimdi o kapı sonuna kadar açılmıştı. İstenmeyen melodilerin sesi yine yankılanıyordu. Ne zaman duysam aynı şey oluyordu. Gözlerimi açamıyordum. Lanetini fısıldamıştı kulağıma. Öyle gitmişti. Ne zaman kaçmaya kalksam, bir yerde mutlaka yolumuz kesişirdi. Okuduğum kitaplara dağıtmıştı kendini. Sevdiğim şarkılara. Hatta yatağımın karşısındaki boş duvarımla bile anlaşma yapmış olabilirdi. Nasıl görebilirdim başka türlü suretini. Tek güvenli yerim yine defterlerimdi. Oraya gelmezdi. Orası benim gizli mabedimdi. O da bilirdi ibadetimdi yazmak. Onun neyiydi de giremezdi bilmiyorum. Sessizliğimi bile bozabilirken.

Hep soğuktum. Cümleler ısıtır diye belki de az cümle kurardım. O ise anlatacak bir şeyler mutlaka bulurdu. Sadece sabahları susardı. Ama gülümserdi. Her sabah önce sol yanağımdan öper, sonra başucundaki suyunu içerdi. Kadın olmak onun için bir külfet değildi. Olması gerektiği gibiydi. Olması gerektiği yeri hiç konuşmadık. Neden böylesin? diye başlayan cümleler kurmadım o yüzden. Sadece bir kere "Neden kal demedin?" dedi. Sessiz cevabıma karşı, başka bir konuya geçip gitti. O gün de gerçekten gitti. 

Kaç mevsim girdi aramıza saymadım. Yağmurları severdi. Bir gün gelirse diyordum, gerçekten gelirse. Yağmurda gelecek. Ben de yağmur kadar konuşacağım. Eylül 21. Yağmur var dışarıda. Eylül 21'de de bitiyor olmalıydı laneti. 

Yoksa neden geri dönmüş olabilirdi ki?

____


* Alt alta dizemediğinde, yan yana dizmelisin. Bayadır yan yana dizemiyordum. Bunca zaman kopmadan yazmanın şerefine olsun o zaman.

**  Tutup elinden, hikayeye bırakır gibi. 

24 Kasım 2021 Çarşamba

Kıssadan Hisse Zamanlar - 70

_____

Uykumun en olmadık yerinde,

Rüyaların en ortasında,

Gözlerimin bin kat altına sığınıp,

Orada uyanıp geliyorum sana.

Tüm renkler karışmış birbirine.

O rüyada bir kuşun ağzındaki denize kaçan balık,

Diğerinde uzaktan izleyen bir adam,

Gölgesinden ayrılamadığım bir ağaç,

Ne fark eder işte, hangi rüyam?

Onca karmaşanın içinde,

Yine de tanırım gözlerini.

Kırmızı ağlamışız,

Mavi gülmüşüz.

Yeşil olmuş nefesimiz.

Dokununca birbirimize,

Karışmış tüm renkler birbirine.

Hatta siyaha bulanmış bazı sahneler.

Ne fark eder işte, hangi haldeyiz?

Sesleniyorum sana en sessiz şekilde.

Neden? diyorum.

Neden bu kadar mutlusun şimdi?

Gülüyorsun kocaman cümlelerle.

Rüyalardan birinin perdesinde takılı kalmasak,

Kokun bile burnumda diyeceğim.

Ne fark eder işte, neredeyiz?

_____


* Çok sevin! Çok hem de. Her canlıyı.

** Başka bir yazıyı yazarken çıkmıştı bir kaç cümlesi. Bugünse sadece durmadan bu parça ile tamamlandı. 



17 Kasım 2021 Çarşamba

Kıssadan Hisse Zamanlar 69

 __

Duyuyor musun?

Yavaş yavaş, bir sis gibi 

Rüzgarın savurduğu melodiyi.

Eskilerden, sanki bize ait.

Tanıdık değil mi sence de?

Hani güneş kavururken tenimizi,

Suyun dibine inmeye çalışırken,

Ağustos'u bitirmek istemediğimiz,

En beklenmedik anda çalan o şarkı.

Dans eder miyiz peki?

İşte tam da o an yapmadığımız,

Şimdi yine tam karşımdayken,

Ritme benimle eşlik eder misin?

__

Sen de hissediyor musun?

Ayağımıza batan taşları.

Yüzümüze vuran yağmuru.

Vücudumun nasıl titrediğini.

Gözlerine bakamayaşımı.

Heyecandan soğuyan ellerimi.

Yüzümdeki rüzgarın gıdıklamasını.

Nefesinin verdiği isin etkisini.

Söylesene sevgilim,

Sen de hissediyor musun?

____


* Zamanı varken, yazabiliyorken, konuşabiliyorken ya söylemeli ya da nota almalı insan. Aidiyetimizi bulabildiğimiz tek yer yine kendimiz. Ne bir şehir, ne de bir insan. O yüzden kendinizle dansınız hep bir ritim olsun. Dans edebiliyorsanız tabii. Aa bir de çok sevin!

** Şu sıra elim bolca kalem tutuyor. Eski notlarımı evirip çevirebiliyorum. Not alabiliyorum. Hazır böyleyken devam yazmaya.

*** Aslında bu yazının eskizi Guy Garvey' in Electiricity şarkısına ait. Çok zaman sonra Fur Elise eşlik etti. 






9 Kasım 2021 Salı

Kıssadan Hisse Zamanlar - 68 / Hoşgeldin 34!

 ___

Ufalanmış ekmek kırıntılarına üşüşmüş,

Kurulu alarmı var gibi her gün aynı saatte gelen,

Etrafına yabancı ve ürkek o güvercin var aklımda.

Adı neydi, kaç yaşındaydı, kim bilir?

İzliyorum ne zamandır, casus gibi.

Umarsız gibi gözüken korkak halini.

Konuşsa bir kez benimle, ah!

Sorular listesi var kafamda uzunca.

Belki arkadaş bile olurduk, kim bilir?

Uzunca sohbetlere sığdırırdım, onca soruyu.

Durmadan kaybolan bulutların nereye gittiğini.

Rüzgarın bilinmez yükseklikteki hissini.

Güneşin yakından nasıl yakmadığını.

Ay'a karşı uçarken nasıl ona aşık olmadığını.

Mehtaba bakıp, nasıl dengesinin bozulmadığını.

Yıldızların nasıl kafasını karıştırmadığını.

Kayıp giden yıldızlar nerede toplandığını.

Tanrı'nın sesini duyup duymadığını.

Yağmura, kara ilk dokunan olmanın duygusunu.

Gök gürültüsünden benim gibi korkup korkmadığını.

Oralardan nasıl gözüktüğümüzü.

Bizlerden biriyle karşılaşıp karşılaşmadığını.

Cebine anı koymadığı için üzülüp üzülmediğini.

Sorardım da sorardım hiç susmadan.

Susardım da kim bilir?

Belki uçardık beraber elele sadece,

Belki de uçup giderdi yanımdan yine sessizce.

____


* Kocaman olup, büyümeyi reddettiğim için belki de uçan, kaybolan her şeyi seviyorum. Düşleri seviyorum. Suyun dibini de, havada süzülmeyi de, toprağa köklenmeyi de.  Bu yıl boyunca inandığım her duygu için teşekkür ederim. Herkesi, her anı ve her şeyi hissediyor olmanın manyakça zevkini cümlelere daha çok yazabilirim umarım.  Hoş geldin 34! Çok sevmenin yakasını hiç bırakmayın!

** Defalarca dinlenmemesi önerilir. 

Silk Moon - Renaud Garcia Fons & Derya Türkan


8 Ekim 2021 Cuma

Kıssadan Hisse Zamanlar - 67

 ___


Sır sessizliğinde duran bir adamın dilsizliğinde neyi arıyor olabilir?

Sade, köşeli, aydınlık ve bulutlu bir kadını ne kadar görebilir?

Belki burulmuş bir nefes aralığında?

Tesadüf perdeli bir yaz gününde?

Geçmişe ait dondurulmuş bir anda?

Hangi zaman aralığında ve nerede buluşurlardı?

Kavuş fiiline ne kadar hızlı varabilirlerdi?

Koşsalar yetişirler mi?


Cevaplarını bildikleri sorulardan başladıkları zaman belki de.

Tek başına yapılan bir konuşma, sessizlikte kaybolan bir gölge değil mi?

"Belki bir zaman"  dedi kadın.

Karalamalıyım bir yerlere. 

Yine aynı perdeli tesadüfle okuyabilir diye.


____


* 1 yılımın nasıl geçtiğini hatırlamıyorum. O süreçte kaybolan Metis defteri tutma alışkanlığım geri döndü. Tekrar tekrar yazmakta fayda var. Sevmekle başlıyor en güzel hayat. 

Yazacak bir sürü anı, yaşanmamış bir sürü hayat var.

** Bu cümleleri yazarken ne eşlik ettiyse onunla devam etsin. 





21 Temmuz 2021 Çarşamba

Kıssadan Hisse Zamanlar - 66

____

Sabahları ışığı güneş yakar.
Arkasına bakmadan giderken de,
Ay ışığı koşar gelir geceleri.
Kavuşmak için saatlerce bekler.
Yolları bir anda olsa kesişsin diye belki de.

Tüm bu döngüyü ne tutardı ki ayakta?

Uçsuz hayallere aşık olup,
Yaşadığı tek an ile göğe çıkar bir kuş.
Derinlere heyecanla dalıp,
Nereye gittiğini bilmeyen bir balık.
Nerede yolları kesişirdi?

Kaybolan bir medeniyete,
Bir an bile bıraktırır ardında.
Kendi efsanesini hatırlayan,
Eski bir ruh parçası sonsuzluğunda.
Bilge bir adamın yazıtları,
Şifacı bir kadının elleri arasında.

Toprak kokan bedenlerin,
Özgürce dolaşan ruhlarında,
Bir anlığına hatırladığın duygu ile,
Kuzguni bir siyahı,
Ateşin mavisine boyar hatıraları.
Külleri savrulurken havaya,
Bir sürü de rüyaya eşlik ederdi.

Öyleydi ya.
Sevdin mi herşey imkanlı.
Sevdin mi düşler sonsuz.
Sevdin mi olasılıklar dizili.
Sevdin mi ölümsüzlük mümkün.
Mümkün müydü?


____

* Sanki sonsuzluğa yazar gibi uzun uzadıya yazmak istedim aslında. Ama başka hikayelere eşlik etsin.

** Saklanan anları, notaları, kokuları yerlerinden çıkarıp, en görünür yerlere koymak gerek. Ansızın çünkü herşey. Bu ana, bu dünyaya eşlik edeceği sürede belirsiz. Tadını çıkarmak gerek.

*** Bir Eğirdir zamanından sadece tek bir şarkı eşlik etti satırlara. Sebep olan da Zuhal Olcay’ aldan Tango parçasıydı. Selam olsun.




18 Nisan 2021 Pazar

Hücre Notları - 4

__

O sokakta koşuyordum. 
Arkama bakarak, durmadan.
Nefesimi kesen bir yumruğa,
Görmemi zorlaştıran yaşlarıma rağmen.
Koşuyordum.
Arnavut kaldırımın taşları adımlarımı tutarken.
Koşuyordum.
Gecenin zifiri gölgemi karanlığa boğarken.
Bir ışık arıyordum.
Belki de bu sefer çıkışı bulurum diye. 
Öyle bir zifiri oldu ki bir an
Boynumu kaldırdım isyan eder gibi.
İşte o zaman gördüm seni.
Hücrelerimi uyuşturan huzurunla.
Damarlarımda hissettim sıcaklığını.
Dur artık dediğim bir anda kendime,
Ayaklarımın altındaki zemin kayboldu.
Karanlığın ortasındaki bir delik,
Deliğe itilmiş bir ben.
Öyle bir süzüldü ki bedenim.
Kalbim nefesini boğazıma doldurdu.
Öyle karanlıktı ki delik,
Yere çakılmayı bile göze aldı bedenim.
Olmadı.
Ne bir zemin gördüm ufukta.
Ne de bir yere çakılma hissi
Öylece havada asılı kaldım.
Süzülmek böyle bir hisse,
Öldüğüme yemin edebilirdim.
Gözlerim, yaşar gibi kapalı.
Kalbim, devam ettiğime şahit gibi canlı.
Sahi ölmek nasıl bir histi?
Ölsem bilir miydim?
__

* Döngüsel zamanların en zoruna denk gelmişim gibi. Kapana kısıldım. Sessiz kaldım. Sıradanmış gibi anlattım ama sıradan değildi. Zordu ama çok şey öğretti. Hastalıkları yakından birinin başına gelip hissetmedikçe sadece empati yaptığınız kadar hissediyormuşsunuz. 1 yıla varmadan öğrendiklerim, kabullendiklerim, kazandıklarım, gözyaşlarım, sustuklarım ve düşündüklerim iyi ki oldular. Evirip çevirip beni her seferinde başka bir insana dönüşmeme sebep olduğu için. Yardıma ihtiyacım var demeyi bırakalı çok oldu. Ama demem gerektiğini hatırladığım ilk anda bu cümleleri yazmam biraz fazla duygusal kaçmış olabilir. Ama Merve olmak böyle bir şey değil miydi? 
Ya da Ali Rıza'nın kızı olmak. İmkansız denilen şeyleri yaşarken, bunu yaşamamıza sebep olan, inadıyla yine ayağa kalkan babam için kalıcı olsun diye de burada da yazmak istedim.
 Neyse işin sonuna geldiğimizi düşünürsek böcekli, çiçekli yazıların zamanı da gelmiş demektir. Mucizeleri teker teker yaşarken neden biraz da onlardan bahsetmeyelim ki? 
Ayrıca bu yazıyı sonuna kadar okuyan her kimse sevildiğini de unutmasın. İyi ki varsın!

** Bazı klasikler değişmemeli. Yazdığın her harfe şahit olan şarkı ile veda ediyorum.
 



İçimdeki Fısıltılar - 5

 ___ Gölgeli bir güne güneş doğuyordu.  Ben de sabrımın en uçlarında uzunca bir yürüyüş yapıyordum. Öyle ki güneş arkamdan tepemi ve omuzlar...