23 Şubat 2022 Çarşamba

İçimdeki Mırıltılar - 2

 ___

Sonsuzluğa giden bir kaydırakla karşılaşsan ne yapardın?

Kayıp gitmek mi bilinmezliğe?

Görmediğin yerler için uzaktan hayaller kurmak mı?

Arkanı dönüp gitmek mi?


Sonsuzluk ne renk olsa çabuk karar verirdin peki?

Simsiyah bir bilinmezlik mi?

Gökkuşağı gibi bir şekerleme mi olsa iştahlı?

Ya da sadece "o renk" mi olmalı?


Oyun oynamaya ne kadar vaktin oldu peki?

Hatırlayamadığın kadar eski mi?

Attığın her adımın bir oyunda mı?

Oynayacak alanı hiç bulamadın mı?


Bazen o kurguladığımız hayallerimizin peşinden bağlanabilsek o ana diyorum. Kapısını açıp, ben geldim ve ne olur ki demek istiyorum. Deliliğe bir sürü övgüler yağdıran kişiliğimi, tam da ondan beklendiği gibi cesur olmasını bekliyorum. 

Belki bazen açar o an kollarını, ama bazen de kovulmaya da hazır olmak demek. Bir çocuk gibi ısrarcı olmak yerine, kocaman bir yetişkin gibi kabul edip gitmek demek mesela bu. İşte tam da bu yüzden aradaki bağı sıkı tutup, her iki ile her anı karşılamamızı bekliyorlar. O kapıyı açan ufaklıkla, kapıyı kapatan yetişkini aynı yere sığdıramadığınız zamanlar oluyor mu?

Israrcı çocuk Mimi' de, yetişkin Nunu' da tam olması gerektiği gibi olamaz mı? Bazı duygular o kadar Mimi'  yi besliyor ki, Nunu' yla paylaşıp anlatmak için izin vermiyor.- dur belki de. 

Mimi' ye kızmak haksızlık olmaz mı?

 O yazıyor çoğu zaman cümleleri. 

O hatırlıyor zamanı kaybolmuş anları.

O ısrarla insanları anlamaya çalışıyor. 

O çiziyor olabilecek her hayali.

O inanıyor her olma durumuna.  

Nunu' nun güvertesinde bir çilekli süt ile yapıyor hem de her şeyi. 

Şimdi o kaydırağın başında olsak, Mimi gözünü kırpmadan kayar gider. Gidebilecek her anı görmek istediğinden. Nunu ise korkuyla bekleyeceğini söyler sadece. Mimi' nin ısrarcı hali Nunu' nun elinden çekip, onunla bu deneyimi paylaşmaya ikna edecek kadar sevecen olsa da, Nunu' nun onu bekleme fikri onu hep mutlu eder.

Hikayenin sonu yok. Tüm deneyimleri tam da bu salıncak şeklindeki alış veriş yöntemiyle gerçekleşiyor. Bazen beraber ağladıkları da oluyor. Bazen kızdıkları, hatta küstükleri de. Bu tamamen günün sonundaki "ben sana demiştim" baskısının şiddetine bağlı. Ama işin sonunda hep birlikteler.


__

* İçimdeki Mırıltılar serisi hafif kafadan kırık. Ama daha bütün. O değil de bıktım söylemekten. "Çok sevin" "Çok söyleyin" Gidince üzülüyorsunuz yoksa kötü bir niyetim ve herhangi bir kazancım yok. 

** Çokça kelimeler barındıran bir şarkı olmalı değil mi?

İçimdeki Fısıltılar - 5

 ___ Gölgeli bir güne güneş doğuyordu.  Ben de sabrımın en uçlarında uzunca bir yürüyüş yapıyordum. Öyle ki güneş arkamdan tepemi ve omuzlar...