18 Nisan 2021 Pazar

Hücre Notları - 4

__

O sokakta koşuyordum. 
Arkama bakarak, durmadan.
Nefesimi kesen bir yumruğa,
Görmemi zorlaştıran yaşlarıma rağmen.
Koşuyordum.
Arnavut kaldırımın taşları adımlarımı tutarken.
Koşuyordum.
Gecenin zifiri gölgemi karanlığa boğarken.
Bir ışık arıyordum.
Belki de bu sefer çıkışı bulurum diye. 
Öyle bir zifiri oldu ki bir an
Boynumu kaldırdım isyan eder gibi.
İşte o zaman gördüm seni.
Hücrelerimi uyuşturan huzurunla.
Damarlarımda hissettim sıcaklığını.
Dur artık dediğim bir anda kendime,
Ayaklarımın altındaki zemin kayboldu.
Karanlığın ortasındaki bir delik,
Deliğe itilmiş bir ben.
Öyle bir süzüldü ki bedenim.
Kalbim nefesini boğazıma doldurdu.
Öyle karanlıktı ki delik,
Yere çakılmayı bile göze aldı bedenim.
Olmadı.
Ne bir zemin gördüm ufukta.
Ne de bir yere çakılma hissi
Öylece havada asılı kaldım.
Süzülmek böyle bir hisse,
Öldüğüme yemin edebilirdim.
Gözlerim, yaşar gibi kapalı.
Kalbim, devam ettiğime şahit gibi canlı.
Sahi ölmek nasıl bir histi?
Ölsem bilir miydim?
__

* Döngüsel zamanların en zoruna denk gelmişim gibi. Kapana kısıldım. Sessiz kaldım. Sıradanmış gibi anlattım ama sıradan değildi. Zordu ama çok şey öğretti. Hastalıkları yakından birinin başına gelip hissetmedikçe sadece empati yaptığınız kadar hissediyormuşsunuz. 1 yıla varmadan öğrendiklerim, kabullendiklerim, kazandıklarım, gözyaşlarım, sustuklarım ve düşündüklerim iyi ki oldular. Evirip çevirip beni her seferinde başka bir insana dönüşmeme sebep olduğu için. Yardıma ihtiyacım var demeyi bırakalı çok oldu. Ama demem gerektiğini hatırladığım ilk anda bu cümleleri yazmam biraz fazla duygusal kaçmış olabilir. Ama Merve olmak böyle bir şey değil miydi? 
Ya da Ali Rıza'nın kızı olmak. İmkansız denilen şeyleri yaşarken, bunu yaşamamıza sebep olan, inadıyla yine ayağa kalkan babam için kalıcı olsun diye de burada da yazmak istedim.
 Neyse işin sonuna geldiğimizi düşünürsek böcekli, çiçekli yazıların zamanı da gelmiş demektir. Mucizeleri teker teker yaşarken neden biraz da onlardan bahsetmeyelim ki? 
Ayrıca bu yazıyı sonuna kadar okuyan her kimse sevildiğini de unutmasın. İyi ki varsın!

** Bazı klasikler değişmemeli. Yazdığın her harfe şahit olan şarkı ile veda ediyorum.
 



İçimdeki Fısıltılar - 5

 ___ Gölgeli bir güne güneş doğuyordu.  Ben de sabrımın en uçlarında uzunca bir yürüyüş yapıyordum. Öyle ki güneş arkamdan tepemi ve omuzlar...