31 Aralık 2009 Perşembe

2010 temalı

Gece rüyamda her ne kadar kabuslarla uğraşmış olsam da yine de güzel bir gün geçirme dileğiyle geçirdim.

Yeni yılda sağlık,mutluluk, sevgi, başarı yakanızı bırakmasın.

Dileklerimi paylaşacağım bir post olacağını düşünüyordum yazıya başlarken. Ama baktım, içimde kalsa daha güzel olurmuş.

Şirket içinde dolaşan bir maili paylaşmak istedim sizlerle ;

Genellikle böyle başlar;

gönül ne mey ister, ne meyhane

gönül muhabbet ister mey bahane

Böyle devam eder;

belirti: Ayağınız ıslak ve soğuk.

sebep: Kadeh yanlış açıyla tutuluyor.

çözüm:Kadehin ağızını yukarıya gelinceye kadar çevirin.

------------------------------

belirti: Önünüzdeki duvarda avizeler var.

sebep: Zeminde yatıyorsunuz.

çözüm: Vücudunuzu zemine 90° açı yapacak şekilde konumlandırın.

-------------------------------------------

belirti: Zemin bulanık görünüyor.

sebep: Boş bir kadehe bakıyorsunuz.

Çözüm:Hemen kadehi sevdiğiniz bir içecekle doldurun.

----------------------------------------

belirti: Zemin hareket ediyor.

sebep: Sürükleniyorsunuz.

çözüm: En azından sizi nereye götürdüklerini sorun.

------------------------------------------

belirti:Ne zaman birisi konuşsa kulağınız yankı yapıyor.

sebep: Kulağınızı kadehe sokmuşsunuz.

çözüm: Kendinizi maskara yapmayı bırakın!

------------------------------------------

belirti: Oda sallanıyor, herkes beyaz giyinmiş ve müzik sanki tekrar edip duruyor.

sebep: Ambulanstasınız.

çözüm: Hareket etmeyin. Uzmanlar gereğini yapar.

----------------------------------

belirti: Babanız ve kardeşleriniz yabancı gibi bakıyor.

sebep: Yanlış evdesiniz.

çözüm: Evinizin yolunu sorun.

Böyle biter;

Başınız ağrıdan çatlarken tatlı bir tebessümle “Ne geceydi ama değil mi?”


Sevgilerle,


Kendinize dikkat edin e dostlar, öpüyorum...

23 Aralık 2009 Çarşamba

-di ' li geçmiş zaman özeti


Soğuk zamanlardan kalan sıcak birkaç anı. Onları sadece "keşke" den ibaret olan cümlelerin yanına kaldırmak en hafifiydi. Yaptım, zorlanmadan kaldırdım hem de. Hiç beklemediğim anda karşıma çıktılar. Çatlakları iyi kapatamamanın verdiği bir cezaydı bu. Karşıma çıktıkları anda bile yine de o zaman zarfında yaşananlara üzülecek vakti bulmamak için dua ediyordum. Herşey o zamana dönsün diye. Sanırım bunun işkenceden ibaret olduğunu anlamam zor olmuştu. Ama bu sefer anlamıştım.

Çok uzak bir fotoğrafmış yaşanabilecekler. Gereksiz değilmiş, korkuyla geceleri işkenceye çeviren kabuslarım,her düşündüğümde oluşan iç acılarım,nefes kesintilerim. "Belki de" denecek artık imkansız olan ama yine de onca saniyeleri ardımda bırakırken, hiç özlememeyi dilemeye başlayacağım günler yaşayacakmışım meğer.

Zor ama öğretici bir zamandı.

Dua kabul ettirme kısmında ne kadar başarılıydım bilemiyorum ama yeni ve güzel olan herşey için zamanım olduğuna inanıyorum artık. Ara ara kanal kaybına uğrayıp, karıncalansam da.


18 Aralık 2009 Cuma

Ah Paşa' m ah...



Halen işteyim. Durdum,durdum dayanamayıp yazmak istedim. Güzel güzel çalışıyorduk. Tamam, güzel kısmı abartı. Neyse, Zeki Müren birden başladı "Gökyüzünde yalnız gezen yıldızlar.....Kaderim bu,böyle yazılmış yazım.." devam ediyor böyle. Hepimizde ah' lamalar vah'lamalar.
Yalnız falan da değilim ayrıca! diyip küçük bir gereksiz uyarıda bulunmak istiyorum. Çalışırken Zeki Müren dinlenmemeli. Dinleyen iş arkadaşlarımızı da uyarmalıyız.

Dinleyenlere de panzehir gibi bir şarkı da benden gelsin. Sezen Aksu'dan "Kusura bakma"...

İnanmak yeter mi? sorusu kulaklarımda çınlıyor ama duymak istemiyorum...


İçimden geldi,neyse gidiyorum ki ben zaten...

İyi hafta sonları dileyip hem de :)





Yeni yetme asi kız modu vol 2




Yok, olmuyor.

Bu yazımda yukarıdaki fotoğrafda oluşan durumu anlatmıştım. Tamam okulda falan bu triplere girmemiz normaldi de, halen böyle triplere girmemiz yetmeli değil mi Pınar? O an farketmeyip, özellikle bunu her seferinde fotoğrafları bilgisayarda incelerken farketme durumumsa ayrı bir vaka. Cık cık.

Durum inceleme sonucu: Bütün fotoğraflar incelendi. Akşam boyunca o kadar mekan değiştirmemize, o kadar fotoğraf çektirmemize rağmen bu durum hep aynı mekanda meydana geldiği belirlenmiştir. Sorun Pi' de mi yoksa bu kızlarda mı bilinmemektedir.

Sevgiler,


17 Aralık 2009 Perşembe

Benim adım orman...



Sonunda beklenen hediye geldi. Şu sıra duyduğum en güzel haber bu sanırım. Şebnem FERAH ve yeni albümü. Dün yayınlamış olduğu bu güzel albümü dinliyorum şimdi, mesaideyim. Kafayı da hafiften çizmek üzereyim sanırım. Bir yandan tarçın,kek reçeteleri bir yandan Şebo olunca sanırım gaza geliyor insan.

Albüm için ufakta olsa yorum yapılacak olursa, tabii ki sözlerime başarılı demekle başlamak istiyorum. Özellikle "Can kırıkları" albümden sonra fazlaca soft gelecek bir albüm. Şimdiden söylemek lazım. İlk dinlemede mızmızlık etmemek adına.Yani şu an 4. başa sarmış durumda biri olarak söylüyorum -ki halen Şebo' ya tam olarak eşlik bile edemiyorum. Ama bazı sözler var ki... Yine sizi itip suyun içine, derinlere dalmanıza sebep oluyor. Benim gibi alışık olanlar için sorun yok ama merak etmeyin :)

Dinlemek lazım. Ayrıca bence albüm kapağı da gayet iyi.

*Alakasız bir olay: Ofiste oturmuş hem çalışıyor hem Şebo yu dinliyorum. Telefonum çalıyor. Kim? Hayırsız teeee liseden arkadaşım Emre. Konuşuyoruz işte. Sonra bu dikkatsiz arkadaşımın yeni saç kesimim hakkındaki konuşmamız:
Emre: Peki, ne zorun vardı da kestirdin?
Ben: Bilmiyorum. Düşündüm,baktım ve karar verdim. Hayatımda kestirip atabileceğim saçlarım vardı, bende gittim kestirdim,rahatladım işte dedim. (Arka fonda o cümleyi bağırdı Şebo "Çok özledim,her kahraman gibi erken gittin" diye.)

Konuşma sonunda ikimiz önce ilk 5 saniye sessiz kaldık. Sonra da ikimizde cümlemle dalga geçtik.


"Hayatımda kestirip atabileceğim saçlarım vardı, bende gittim kestirdim,rahatladım işte."

Arabesk kokan hareketler Merve hanım bunlar.

İçimde küçük Emrah bir köşeye saklanmış ağlıyor resmen. :)




Neyse, farkındaysanız baştan uyarmıştım alakasız diye:)


Son cümlemi de yine Şebo' nun albümle aynı adı taşıyan şarkının güzel sözleriyle kesiyorum.

"Benim adım orman. Örtü yaptım yapraklardan.Serdim herkesin üstüne. Biz hepimiz uyuduk bittik yalnızlıktan."


Gitmeden güzel bir hareket yapayım. Demo kayıtları için tıklayalım lütfen :)

Saygılar,


14 Aralık 2009 Pazartesi

Yoğun bakım sonrası...

Uzun bir ara...

Çatlakları iyi yapıştıramamışım. Kendimi gözardı etmişliğin verdiği garip his. Bunun verdiği beceriksizlik hissi ise ayrı bir acı. Su aldıkça battım. Koca bir yatak. Ağladıkça, alıyor nefesimi. Ve hep aynı kabus bir hafta boyunca. Her sabah ağlayarak kalkmak ne kadar ağır bir yükmüş bilir misiniz? Siz de okadar kaptırıyorsunuz ki bu acıya, artık dayanamayıp bırak artık kendini diyorsun içinden. Dedim, vücudum ruhumdan daha güçsüz çıktı.

Ağladım,ağladıkça çıkardım içimdeki tüm acılarımı. Toparladım kendimi. Hep aynı cümleyi söylerdim. "Bir çift gülen göz, iyi bir duvarmış yaşananları saklamak için." Halen aynı cümleyi sarfedebiliyorum. Hakkını veremediğim zamanlar olsa da.

Tekrardan nefes alma tadında cümleler kurma adına güzel bir gün. Hissediyorum.

İçimdeki Fısıltılar - 5

 ___ Gölgeli bir güne güneş doğuyordu.  Ben de sabrımın en uçlarında uzunca bir yürüyüş yapıyordum. Öyle ki güneş arkamdan tepemi ve omuzlar...