8 Temmuz 2010 Perşembe

Yarım

İçinde garip bir yük vardı. Söylerdi hep. Sorgulamaların, geleceğin, hata yapma korkusunun verdiği zelzeleler ruhunu yıpratıyordu. Ne istediğini bilen görünümlü fakat kafasında belirsiz görüntülerden kalma, bugünü yaşayan düşüncelerle atıyordu adımını. Herşeyi saatlere,günlere bırakmıştı artık. Sayıların, olayların arasında kaybolan bir beden olmak istedi sadece bir süre. İsteksizce yapmadı bunu. Kaybolmanın rahatlığını hissetmek istedi bir süre. Temennilerin arkasına sıkıştırılmış gülen bir yüzü her gün aynada görmektense zamansız yaşadı hayatını bir süre. Ne vakit gelse birikmiş anılar karşısına arkasını dönmek yerine yanından akıp gitmesine izin verdi. Tanıdık bir yüzün verdiği samimiyetle ilgiyle izlerdim bende onu. Kolunu kaldırışı, uzaklara dalışını, peşi sıra gelen anlam kaygısı taşımayan cümleleri, duaların arasına sıkıştırılmış dileklerini... Her yaptığını. Zevk alırdım onu anladığımı sanmaktan.

*Yarım kalanlardan...

İçimdeki Fısıltılar - 5

 ___ Gölgeli bir güne güneş doğuyordu.  Ben de sabrımın en uçlarında uzunca bir yürüyüş yapıyordum. Öyle ki güneş arkamdan tepemi ve omuzlar...