23 Şubat 2014 Pazar

Ferzan Özpetek 'in İstanbul'u Kıpkırmızı


__ "Hiçbir şey aşktan önemli değildir." der yazar Ferzan Özpetek.. Önemli midir? __


İlk kitap.. 
İlk deneme.. 
Göstermekten daha zor olan kelimelerle anlatmaktır.. Doğru bildiği, istediğini anlatmak özellikle.. Okuyucunun hayal gücüne bırakmak.. Onlar hikaye kahramanlarını düşlerinde yaratırken her birine eşlik etmek.. Kitabı bitirtmeyi sağlamak.. Bittiğinde ise "İşte bu." dedirttirmek..

Ferzan Özpetek'in de insani duygularla bunu düşündüğünden neredeyse eminim. Fakat Ferzan Özpetek deyince şöyle bir gerçek var ki; o da kesinlikle Ferzan duyguların adamı. Bunu bir cinsiyet seçmeden yapıyor. Seçimleri her ne olursa olsun bunu "AŞK" için yapıyor.. 

Okuduklarınızdan anladığınız doğru. Bir Ferzan Özpetek hayranıyım ve toz konduramıyorum ona. Bugün kuracağım her cümle O'nun şerefine..

"İstanbul Kırmızısı" kitabını okudum ve duygularımı herkesle paylaşmak istedim. 

Kitap bir adam ve bir kadının kendi öykülerini anlatıyor. Romanda adam karakteri Ferzan' ın -ki ona ismiyle hitap etmek beni utandırsa da. -  ta kendisi. Kendini anlattığı her satırda, filmlerinden sahneler gözünüzün önüne gelecek. Kendini sahneye koyan bir adamın hikayesini okuduğunuz bu satırlarda bulacaksınız. Her satırında aşkı kutsuyor. Ve üzerine basa basa söylüyor : "İnsan iki şeyi aynı anda sevebilir mi? Sever." diyor. Bunu iddia ederken satır satır anlatıyor. Hikaye güncel.. Emek sineması.. Gezi zamanları.. İlk hisleri.. Ailesi..  Kadın karakterine gelince; O da bir turistin hikayesi.İstanbul,kadın,evlilik, arkada bırakılanlarla turist değil bir "Kadın" hikayesi. Çok tanıdık olanlardan...

Kısacası Ferzan' ın içindeki bir hikayesine davetlisiniz..Evine davet ediyor aslında okuru. Filmlerinde sıkça izlediğiniz o kocaman aile sofralarından birinde, kendinize bir sandalye çekip, hikayeye katılıyorsunuz. Kitabı okuyup bitmesi kısa sürünce anlıyorsunuz ki zaten kısa bir hikayenin içindesiniz. Sadece bir kitap sayesinde.. 

İddialı, sevmeyi bilen bir adamın kötü bir yapıtı olabileceğine inanmıyordum. Haksız da çıkmadım.

Yazarın notu: 

Baksana etrafına okur... Neler kırmızı... Kadını güçlü hissettiren herhangi bir kırmızı ruj... Beyoğlunda bir simitçi arabası.. Belki de bir sokak tabelası.. Ufacık bir kesik etkisi.. Batan bir güneş.. 

Ve aşk... Aşk için ölmeli aşk o zaman aşk demiş ya Sezen.. Haksız sayılmaz.. Aşk için elinden geleni yapan ama kolumdan tutup benimlesin diyen adamı seviyorum. Aşkı seviyorum.. Sevilmeyi seviyorum. Sevmeye aşığım. 

** Ferzan deyince Sezen Aksu diyeceğim tabii.. "Gitmem Daha" şarkısını ben yazsam böyle yazardım dediğim şarkılardan biri.. Sözlere dikkat.. Çok sevin Ey Okur... 





12 Şubat 2014 Çarşamba

Kıssadan Hisse Zamanlar - 50


________

Kış biter.

Çiçekler açar.

Yağmur yağar.

Deniz kokar.

Gemi gider.

Kuş uçar.

Aşk kalır.

Aşk hep vardır.

Masallar güzeldir.

Hep bir kahraman vardır.

Hikayeler değişir..

İnsan değişir..

Ama herşeyin başı huzur..

İnanmak bir de.

________


* Deli bir kadından korkmaya gerek var mı? Dilinden neler çıkacağı, neler yazacağı belli olmasa da...

** Nick Cave - In to my arms şarkısıyla, "Çok sevin." der, iyi zamanlar dilerim.



İçimdeki Fısıltılar - 5

 ___ Gölgeli bir güne güneş doğuyordu.  Ben de sabrımın en uçlarında uzunca bir yürüyüş yapıyordum. Öyle ki güneş arkamdan tepemi ve omuzlar...