Çok fazla beklentiler içinde değildim aslında.
Yaprak gibi ya da toz gibi savrulmaktan yoruldum.
Bir ağaç olsam mesela
Al beni, kat topraklarına.
Kök salayım önce.
Büyüyüp, yaşlanayım seninle.
Kurursam seninle.
Yeşerirsem seninle.
Bir deniz olsam ya da.
Sularıma katsam seni.
Martı gibi değil ama.
Balık gibi mesela, hep benimle olsan.
Liman gibi ya da hep sana vursam.
Vazgeçtim hepsinden.
Nefesin olasım var aslında.
Gözlerin ya da.
Her çektiğin hava gibi karışmak var da.
Olanlara senin gibi bakmakta var ucunda.
Ama şimdi inceden bir rüzgar var aklımda.
Düşünürken titredi bedenim bir anda.
Yanımda da sen olmayınca,
Savrulup gitti hepsi bir tarafa.
Gidince de vazgeçtim hepsinden.
Ben olmak istedim sadece.
Baktım ki;
Ben olmadıkça sen olmuyordu.
Sen olmadıkça yeşil, mavi renksiz kalıyordu.
Ben sensiz sadece ben oluyordum.
Sen bensiz vardan yok oluyordun.
*Kaynak: http://www.radikalgenc.com/edebiyat/siir-edebiyat/olsam
** Bu yazıyı yazalı bayaca zaman oldu aslında, paylaşmak şimdiye kısmet oldu. Son yazılara yaklaşıyoruz. Sessizce kaybolma zamanları öncesi daha iyi yazılar yazmak dileğiyle...
***Dün gece beni uykumdan uyandıran şarkıyı paylaşmak uygundur sanırım.. Candan Erçetin - Sensizlik. Şarkının gişirindeki solo kemanın beni benden aldığını, uykumdan uyandırmakla kanıtlanmıştır der, iyi haftalar dilerim..
23 Ocak 2012 Pazartesi
18 Ocak 2012 Çarşamba
Kıssadan Hisse Zamanlar - 25
__
*10 Ocak 2012 / 20:00 zamanına ait bir yazı. Yarım yine. " Mutsuz olalım. Hep mutlu olacaz diye bir kural yok ya. Biz de mutsuz olalım."cümlesini duyunca bunlar döküldü. Güldüm yazarken. İzlemediğim bir diziden.
** Sanırım en doğrusu da bunları yazdıran videoyu paylaşmak. Behzat Ç. - Mutsuz Olalım
Ucu açık cümleler kurardı,
Sonu hep üç noktalarla biten.
Ne aynadakini severdi,
Ne etrafında olan insanları.
Sabit kalan bakışlarının yansımasında
Hep aynı şeyi görürdü.
__
Öleceği günü umutla bekleyen,
Düğün günü adleden kaç kişi olurdu ki şu hayatta?
O hep bekledi o günü.
__
Sızısı geçmeyecek gibi acıdı içi.
Geçsin de istemedi hiç.
Çok amacı olmuştu.
Okudu, dinledi, yazdı.
Sonra...
Onu gördü.
Onu yaşadı.
Onu kaybetti.
Sonra...
Onu okudu.
Onu yazdı.
Onu dinledi; kendi sesinden.
Hayatının amacı gibi, durmadan...
Onun için;
Durmadan izlenesi bir film,
Durmadan okunası bir hikaye,
Durmadan dinlenesi bir şarkı oldu.
__
Adamın hiç umrunda olmadı ilerleyen sayılar.
Geri gitmeyip, durmadan ileri gitmesi.
Dışarıdakilerin ne için yaşıyor olması.
*10 Ocak 2012 / 20:00 zamanına ait bir yazı. Yarım yine. " Mutsuz olalım. Hep mutlu olacaz diye bir kural yok ya. Biz de mutsuz olalım."cümlesini duyunca bunlar döküldü. Güldüm yazarken. İzlemediğim bir diziden.
** Sanırım en doğrusu da bunları yazdıran videoyu paylaşmak. Behzat Ç. - Mutsuz Olalım
16 Ocak 2012 Pazartesi
Kıssadan Hisse Zamanlar - 24
__
Tekrar düşleyemiyorum seni.
Yeni zamanlar giydiremiyorum.
Sanki bir arabadayım.
Hızla giderken yolda, camdan sabitlenmiş bakışlarım dışarıdakileri silik görüyor.
Net bir kaç ayrıntı var önümde.
İstanbul var.
Galata köprüsü var.
Koca bir ay var parlayan.
Ve şehrin denize yansıyan ışıkları.
Tek bir sima çalınmıyor gözlerime.
Hızlıca geçiyorum şehrimden.
Hızlıca siliniyor herşey.
Oysa mıhlamıştım yüzünü,.
Güneş’ i gündüze,
Ay’ ı geceye mıhlar gibi.
Herşey yerinde bakarsan.
Ay, güneş, İstanbul.
Bir terslik var bu işte.
Uyurken çekip gitmiş olmalısın.
Olmalısın ki yoksun artık.
Şehrimden durmadan geçen mevsim gibi.
Sen de gittin bir uyku aralığında.
__
* Dün oturup bunları karalıyorken kalabalığın ortasında, ezber kalan görüntüleri sildim gözümün önünden. Sessizleştim biraz daha. Büyük ironi biliyorum ama daha çok karıştım kalabalığa. Tören gibi gördüklerim.
** Aklımda bir sürü şarkı var aslında. Gitme kararı alan biri olarak, kendimce bir sürü parça.. Bülent Ortaçgil - Sensiz Olmaz.
Tekrar düşleyemiyorum seni.
Yeni zamanlar giydiremiyorum.
Sanki bir arabadayım.
Hızla giderken yolda, camdan sabitlenmiş bakışlarım dışarıdakileri silik görüyor.
Net bir kaç ayrıntı var önümde.
İstanbul var.
Galata köprüsü var.
Koca bir ay var parlayan.
Ve şehrin denize yansıyan ışıkları.
Tek bir sima çalınmıyor gözlerime.
Hızlıca geçiyorum şehrimden.
Hızlıca siliniyor herşey.
Oysa mıhlamıştım yüzünü,.
Güneş’ i gündüze,
Ay’ ı geceye mıhlar gibi.
Herşey yerinde bakarsan.
Ay, güneş, İstanbul.
Bir terslik var bu işte.
Uyurken çekip gitmiş olmalısın.
Olmalısın ki yoksun artık.
Şehrimden durmadan geçen mevsim gibi.
Sen de gittin bir uyku aralığında.
__
* Dün oturup bunları karalıyorken kalabalığın ortasında, ezber kalan görüntüleri sildim gözümün önünden. Sessizleştim biraz daha. Büyük ironi biliyorum ama daha çok karıştım kalabalığa. Tören gibi gördüklerim.
** Aklımda bir sürü şarkı var aslında. Gitme kararı alan biri olarak, kendimce bir sürü parça.. Bülent Ortaçgil - Sensiz Olmaz.
*** Ek olarak; Geçen gün koşturarak evden çıkmaya çalışırken beni durduran şarkıyı da paylaşmayı borç bilirim. Yeni bir ses iyidir arada. Günün şarkısı Bahadır Tatlıöz - Yıllar .
Güzel zamanlar herkese...
13 Ocak 2012 Cuma
Öldürmeyen... Yaşatmayan...
Bir gitmek duygusu vardı içimde. Kapısı sadece bana açık. Öyle ki kapıyı ne bir fani çalsın istiyorum. Ne de bir ölü. Dursa önünde kapının, beklese hakir göreceğim. Değişen Ben’ e şaşırmayı bırakıp,bir el de ben vereceğim. Arada bir tıkırtı sesleri geliyor dışarıdan. Belli ki bazıları vurup kaçıyor. Bazı zamanlarda rüzgar benimle oyun oynuyor. Ama nasıl ölmüşse merak duygum, senin kapıda olma ihtimalin bile kıpırdatmıyor yüreğimi. Bu yüzden tıkırdayan sadece kapı oluyor. Gitmek nasıl bir zırhsa, -Ağır ve karanlık gelse gerek.- bakmıyorum da dışarı.
__
İçimle konuşuyorum şimdi. Hatırlatıyor birer birer herşeyi. Kapının arkasında kalman, daha da anlamlı oluyor. Olmayışın, içerideki seni sonsuz kılıyor. Biçare kalışını örtüyor. Korkak savaşlarından beni uzak tutuyor. Tek sıkıntı; sıcaklığındı eskiden. Nasıl alıştıysam yoktan var etmeye, sana sensiz bile kavuşuyorum. İlk yarattığım sen gibi. Son halin çoktan ölmüş yabancı biri. Oturdum şimdi evimde tek başına, gidişimi anlamlandırıyorum konuştukça. Dinlesen diyorum bir an. Sonra vazgeçiyorum. Hep dinlemedin mi zaten.
Konuştum, dinledin.
Sustum, dinledin.
Ağladım, dinledin.
Beraber gülmelerimiz bir başka olurdu da; O zamanları başka andım hep. İlk yarattığım sana pay ettim o anları. Şimdi görsen beni diyorum.Halim bir başka.
__
Dinlesen olmaz.
Görsen hiç olmaz.
Ne vakit bu ikisini yapmaya kalksan,
Tek nefesten konuşuyoruz.
Ve ne zaman tek nefes olsak,
Sabahı bıçak kesiyor sanki kalbimi.
Tuzağa bile bile düşen aptal bir kuş olmak zoruma gitmiyorda; her düştüğümde kirlenmek canımı acıtıyor.
Söylemesi zor oluyor.
Düşününce cinayet işlemiş gibi bir suçluluk hissi.
Bakınca anlıyorsun. Anlıyorsun da, indiriyorsun gözlerini aşağıya.
__
Şeytan mı gönderdi seni bana?
Her geldiğinde bir isteme arzusu.
Yanımda yaşlanmaya korkan bedenin,
Öyle bir anda cesur kılıyordu yanımda kendini.
Şimdi önümde küçülen sen,
Koca bir dev oluyordun.
Seninki bir avcı edası oluyordu,
Ben ise gönüllü bir av; intihar etmeye meyilli.
Her seferinde Yaradan’dan”Bu sefer başka.” Diye dilekleri zikrederken, sonu hep aynı bitiyordu.
Bunları sesli söyleyince ne değişirdi, bilmem.
Ama o anları ne zaman yaşadıysam çok şey parçalayıp, kopardı benden.
Her seferinde bir başka ben oldum.
Ve ne zaman bana gelsen aynı bekledim seni.
Aynı bul diye beni, sevdiğin herşeyi, sevdin sandıklarımı.
Ne zaman dokunup gitsen, sonrasında sevmedim kendimi.
Giderken; bunlar yüzünden almadım senin bu halini içeri.
Bu yüzden hiç kapıya bakmadım.
Güzel zamanlar dilemedim.
Tek başıma bunları sesli yinelerken, yine aynı şeyleri düşünüyorum.
Öl isterken, kendi ölümüme engel olamıyorum.
Tek kal istiyorum şimdi, kapının tam önünde.
Benim olamadığın için değil, beni yok ettiğin için.
*Yeni Metis defterine yapılan ilk karalama...
**Ateşlenirim, hastalanırım, sabahı kalkar yazarım... Yazarken Ezginin Günlüğü - Rüya eşlik etti. Ama sanırım en çok yakışacak olan; Müslüm Gürses - Nilüfer olacaktır. Hangisini dilerseniz.
__
İçimle konuşuyorum şimdi. Hatırlatıyor birer birer herşeyi. Kapının arkasında kalman, daha da anlamlı oluyor. Olmayışın, içerideki seni sonsuz kılıyor. Biçare kalışını örtüyor. Korkak savaşlarından beni uzak tutuyor. Tek sıkıntı; sıcaklığındı eskiden. Nasıl alıştıysam yoktan var etmeye, sana sensiz bile kavuşuyorum. İlk yarattığım sen gibi. Son halin çoktan ölmüş yabancı biri. Oturdum şimdi evimde tek başına, gidişimi anlamlandırıyorum konuştukça. Dinlesen diyorum bir an. Sonra vazgeçiyorum. Hep dinlemedin mi zaten.
Konuştum, dinledin.
Sustum, dinledin.
Ağladım, dinledin.
Beraber gülmelerimiz bir başka olurdu da; O zamanları başka andım hep. İlk yarattığım sana pay ettim o anları. Şimdi görsen beni diyorum.Halim bir başka.
__
Dinlesen olmaz.
Görsen hiç olmaz.
Ne vakit bu ikisini yapmaya kalksan,
Tek nefesten konuşuyoruz.
Ve ne zaman tek nefes olsak,
Sabahı bıçak kesiyor sanki kalbimi.
Tuzağa bile bile düşen aptal bir kuş olmak zoruma gitmiyorda; her düştüğümde kirlenmek canımı acıtıyor.
Söylemesi zor oluyor.
Düşününce cinayet işlemiş gibi bir suçluluk hissi.
Bakınca anlıyorsun. Anlıyorsun da, indiriyorsun gözlerini aşağıya.
__
Şeytan mı gönderdi seni bana?
Her geldiğinde bir isteme arzusu.
Yanımda yaşlanmaya korkan bedenin,
Öyle bir anda cesur kılıyordu yanımda kendini.
Şimdi önümde küçülen sen,
Koca bir dev oluyordun.
Seninki bir avcı edası oluyordu,
Ben ise gönüllü bir av; intihar etmeye meyilli.
Her seferinde Yaradan’dan”Bu sefer başka.” Diye dilekleri zikrederken, sonu hep aynı bitiyordu.
Bunları sesli söyleyince ne değişirdi, bilmem.
Ama o anları ne zaman yaşadıysam çok şey parçalayıp, kopardı benden.
Her seferinde bir başka ben oldum.
Ve ne zaman bana gelsen aynı bekledim seni.
Aynı bul diye beni, sevdiğin herşeyi, sevdin sandıklarımı.
Ne zaman dokunup gitsen, sonrasında sevmedim kendimi.
Giderken; bunlar yüzünden almadım senin bu halini içeri.
Bu yüzden hiç kapıya bakmadım.
Güzel zamanlar dilemedim.
Tek başıma bunları sesli yinelerken, yine aynı şeyleri düşünüyorum.
Öl isterken, kendi ölümüme engel olamıyorum.
Tek kal istiyorum şimdi, kapının tam önünde.
Benim olamadığın için değil, beni yok ettiğin için.
*Yeni Metis defterine yapılan ilk karalama...
**Ateşlenirim, hastalanırım, sabahı kalkar yazarım... Yazarken Ezginin Günlüğü - Rüya eşlik etti. Ama sanırım en çok yakışacak olan; Müslüm Gürses - Nilüfer olacaktır. Hangisini dilerseniz.
9 Ocak 2012 Pazartesi
Kıssadan Hisse Zamanlar - 23
"Canlı canlı dilini kesti.
Suskunluklara bırakırken adamı,
En son sözüyle de mühürledi.
Adamın bildiği kelimeler de,
Kadının söylediği son kelimeler oldu."
* Yoğun bir tempoyla, sadece deftere not alamaya devam etmekteyim. Bencilleştim biraz sanırım.
** Uzun zamandan sonra kabuğumdan çıktım; tanıdık bir yüzü görmenin sevinci içimde. Geçmişten, mutlu edeninden. Keman devam etmekte. İş bir yandan, dersler bir yandan.
*** Bu sefer eskilerden bir parça; Jehan Barbur - Yoluma Çıkma
Suskunluklara bırakırken adamı,
En son sözüyle de mühürledi.
Adamın bildiği kelimeler de,
Kadının söylediği son kelimeler oldu."
* Yoğun bir tempoyla, sadece deftere not alamaya devam etmekteyim. Bencilleştim biraz sanırım.
** Uzun zamandan sonra kabuğumdan çıktım; tanıdık bir yüzü görmenin sevinci içimde. Geçmişten, mutlu edeninden. Keman devam etmekte. İş bir yandan, dersler bir yandan.
*** Bu sefer eskilerden bir parça; Jehan Barbur - Yoluma Çıkma
2 Ocak 2012 Pazartesi
İyi Seneler.. Yılın İlk Postu..
Herşeyçokgüzel.Herşeyçokgüzel.Herşeyçokgüzel.Herşeyçokgüzel.Herşeyçokgüzel.Herşeyçokgüzel.Herşeyçokgüzel.Herşeyçokgüzel.Herşeyçokgüzel.Herşeyçokgüzel.Herşeyçokgüzel.Herşeyçokgüzel.Herşeyçokgüzel.Herşeyçokgüzel.Herşeyçokgüzel.Herşeyçokgüzel.Herşeyçokgüzel.Herşeyçokgüzel.Herşeyçokgüzel.Herşeyçokgüzel.Herşeyçokgüzel.Herşeyçokgüzel.Herşeyçokgüzel.Herşeyçokgüzel.Herşeyçokgüzel.Herşeyçokgüzel.Herşeyçokgüzel.Herşeyçokgüzel.HerşeyçokgüzelHerşeyçokgüzel.Herşeyçokgüzel.Herşeyçokgüzel.Herşeyçokgüzel.Herşeyçokgüzel.Herşeyçokgüzel.Herşeyçokgüzel.Herşeyçokgüzel.Herşeyçokgüzel.Herşeyçokgüzel.Herşeyçokgüzel.Herşeyçokgüzel.Herşeyçokgüzel.Herşeyçokgüzel.Herşeyçokgüzel.Herşeyçokgüzel.Herşeyçokgüzel.Herşeyçokgüzel.
Evet. Herşey çok güzel tabii. Bu sene yapıştım ellerimle, kaybettirmem sağlığımı. Çok severim. Çok gülerim. Çok çalışırım. Çok yazarım. Çok okurum. Çok dinlerim. Çok gezerim. Çok izlerim. Çok yerim.
İnanırsam olur diye değil. Olacak diye. Sizin de herşey çok güzel olsun. Hayatı yaşamaktan korkmayın. Ölüme yakın her adım zaten. Bir de siz kendinizden kısmayın. Konuşunca kolaysa, yazın bir yere de hep hatırlamak zorunda kalın. ;)
Evet. Herşey çok güzel tabii. Bu sene yapıştım ellerimle, kaybettirmem sağlığımı. Çok severim. Çok gülerim. Çok çalışırım. Çok yazarım. Çok okurum. Çok dinlerim. Çok gezerim. Çok izlerim. Çok yerim.
İnanırsam olur diye değil. Olacak diye. Sizin de herşey çok güzel olsun. Hayatı yaşamaktan korkmayın. Ölüme yakın her adım zaten. Bir de siz kendinizden kısmayın. Konuşunca kolaysa, yazın bir yere de hep hatırlamak zorunda kalın. ;)
* Ve yılın ilk parçasını da paylaşırım. Zooe ve Joseph
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
İçimdeki Fısıltılar - 5
___ Gölgeli bir güne güneş doğuyordu. Ben de sabrımın en uçlarında uzunca bir yürüyüş yapıyordum. Öyle ki güneş arkamdan tepemi ve omuzlar...
-
İlk defa böyle bir yazı yazmak durumunda kalıyorum. Dün akşam kapımı çalan bir anneden bahsetmek istiyorum sizlere. İnternet kocaman bi...
-
............ Bir Cuma akşamını serdim yere... Üzerine yatıp, göğü karartmaya karar verdim. Bir anda.. Bana amade bir günmüş gib...
-
Akşam uyumadan önce aynı şarkıyı mırıldanıyordum, sabah aynı şarkıyla uyandım. Mutluydum gözlerimi açtığımda. Uzun zaman olmuştum. Koca bir...