29 Ocak 2010 Cuma

Reklamlar


Gıdayla fazlaca içli dışlıyım ama yazılarıma bu durum hiç yansımadı. Sabah gelen mailden sonra paylaşma isteği uyandı. Gıda şirketinde normal hareket bunlar. =)

Buyrun izleyin =)






27 Ocak 2010 Çarşamba

Mim


Pelin Pelister AKYÜREK mimlemiş beni. Kendimi 7 maddede anlatmalıymışım. Becerebilir miyim bilmiyorum. Bende Pelin gibi muhtemel keşke onu da bunu da yazsaydım olacağım biliyorum. :)

İçimde kaç insan barındırıyorum bilmiyorum. Tek başıma buyum diyemiyorum. Bir yanım huysuz yaşlı kadın. Durmadan söyleniyorum. Özellikle de kendime. Bir yanım fazla çocuk. Bu çocuk olan ruh daha tehlikeli geliyor. Çünkü ne yapacağım hiç belli olmuyor. Bir bakarsınız kemana başlamışım, bir bakmışsınız dikişe. Bunun şımarıklıkla alakası olduğunu düşündüm bir süre. Ama sonra ikisiyle de uğraştığım o anlar o kadar büyük keyif, o kadar büyük haz aldığımı anlayınca şımarıklıkla değil, gerçekten kendimi dinlediğimle alakası olduğunu anladım. Sonraaaaa...Başka bir yanım da büyümüş olgun kadın. Özellikle de birine birşeyler anlatma, yardımcı olma çabamda bu ruhum hakim. Anne gibi olabiliyorum, çok karışıyorum. Kötü kadın yanımı ise halen daha tam olarak sahip değilim. 5 saniye o kadın oluyorum ama sonra bir anda güçsüz kalıp bitiriyorum. Kızıyorum kendime. O kadın da sıkılıp yakında terkeder diye bekliyorum.

Müzik yaşamımın bir parçası gibi. Attığım her adımı bir notaya bağdaştıracak kadar. Ön yargılarım yoktur. Merak ettiğim, dikkatimi çeken her şarkıyı dinlerim. Beğenirsem kötü. Tüm gün o şarkıyı dinlerim. Söyleyen,çalan son adımına kadar araştırırım, öğrenmeye çalışırım. Özellikle de Viyolonseli eline kim alsa büyüleniyorum. Kemana sürüklenip, başlama sebebimdir. Ki buna ek olarak dizi/sinema soundtrackler konusunda da fazlaca hassasım diye bu konuda son cümlemi yazayım.

Karikatür delisiyimdir. Eleştirinin en güzel anlatılma şeklidir bana göre. Zamanında kuzenimle beraber kendi çapımızda girişimlerimiz oldu. İlk başlarda gizli olup, sonradan ailede herkes duymuştu. O işten emekli olduk, hatunda evlendi zaten :) O yüzden okumayla yetinmeye çalışıyorum. Uykusuz' un büyük bir takipçisiyim. Ersin Karabulut'a buradan da kocaman sevgiler :)

Çok konuşur, az anlatırım. Bu durum benim bilmiş gibi gözükmeme neden olur genelde. Çok ta umrumda da değildir açıkçası. Şu bir gerçek kimsenin seni nasıl gördüğün hiçbir zaman önemli değildir. Benzetmeler kullanarak yazmayı,konuşmayı severim. Kendim hakkında ne kadar çok cümle kurarsam kurayım hiçbir zaman tam anlamıyla birşey anlatmıyorum demektir. Anlatamıyorum aslında. Kelimeler yanyana gelmiyor bazı konularda. O yüzden bazı anıları/duyguları bir yerlere tıkmayı seviyorum. Belli anlarda içimde yaşayıp, düşünmeyi daha çok seviyorum.


Giyim,makyaj vs meraklısıyımdır. Tipik hatun modeliyim kısaca. Alışveriş delisiyim diyemiyorum. Çok gezip,arayıp taramayı sevmem. Bu konuda sanırım daha çok şansıma teşekkür etmeliyim. Alacağım şeyler genelde belirlidir. Yine bu konuda da oturup araştırmayı daha çok seviyorum. Terzi yeğeni olarak ilerde bişeyler yapacağımdan da eminim. Çünkü giymekten çok , birilerini giydirmek çok güçlü, haz verici bir duygu olduğunu düşünüyorum. Makyaj konusuna gelincede; sanırım bu durum tamamen renklerin cazibesiyle ilgili. İnsan, kocaman bir tuval. İstediğinizi yapabilmek kadar güzel birşey var mı ki?

Gülmeyi de, güldürmeyi de severim. İnsan çok konuşunca iyi/kötü şapşallıklarıyla olsun, saçmalamalarıyla olsun güldürmeyi becerebiliyor. Bir de aileden gelen bir durum, en kötü durumda da olsa gülmeyi/güldürmeyi becerebildik. Ayrıca dışarıdan bakılınca en güzel fotoğraf gibi gelir bana. Gözlerin pırıl pırıl parlaması, mutluluğun (o an için) ifadesidir.

Ve son olarak konu sevdiklerim ya da bir insan olunca gözükörüm. Ne halde, ne şekilde olursa olayım yanında olmaya elimden geleni yaparım.

*Günün garipliği,kötü haberleri nedeniyle kış mevsimini hiç sevmiyorum. Bu da ekstra bir özellik gibi yazmak istedim.

Bu mim için sevgili Pelin' e teşekkür ederim. Mim' i de paylaşmaya gelince;









Sevgiler efem. An itibariyle bu yazı bitmiştir. =)


25 Ocak 2010 Pazartesi

Cingi




Dün gece yaşlı kadın modunda yatağımın içinde Yüxsexes i izliyordum. Güven e konuk olarak Cingi vardı. Mükemmel Queen coverlarıyla aşık oldum kendisine :) (bkz: burada abartı sanatı kullanılmışır.) Buyrun burdan dinleyin ki süper 2 parçayı. (TIKLA)

14 Ocak 2010 Perşembe

İçimden geldi ki yine





Selamlar yeniden,

Böyle içimde gereksiz şekilde kelimeler uçuşuyor..

Sanki içime "Kurban" oturmaya gelmiş konser veriyor.Ama hep aynı şarkıyı söylüyor. Bedenimi maximum kızı alıkoymuş gibi. Zıplayıp duruyorum atom karınca misali.

Bir de o kadar mutluyum ki içimdeki inanç beni terketmemiş biliyor musunuz? Hani yere düşersiniz herkes gülerken siz de gülmeye başlarsınız ya birden. Onun garip hissi var. Ve evet seviyorum bu halimi. İçimde bir sürü insan barındırmayı. Melankolik olmayı, mutlu olmayı, umursamaz görünüp umurlu olmayı,görüp görmezden gelmeyi,mutlu etmeyi ve en güzeli inanmayı.

Ayrıca paylaşmak istedim, içimden geldi ki;



13 Ocak 2010 Çarşamba

Tuluyhan Uğurlu - Sevgililer Günü Konseri Biletleri - Biletix - A Ticketmaster Company


Tuluyhan Uğurlu - Sevgililer Günü Konseri Biletleri - Biletix - A Ticketmaster Company





Gitsem bu konsere. Kaçırmasam hani. Orda olup mutlu olsam. Kızıp hayıflansam onu dinlerken kendime. Neden Merve erteliyorsun herşeyi desem? Ne güzel olur gerçekten.

Evet, evet gitsem. Tek başıma hatta, oradaki bütün çiftlere inat =) (bkz. alakasız trip)

7 Ocak 2010 Perşembe

Koku



"-Sonsuz bir sıcaklık kaplar ruhunu her korktuğunda ve inadına titrer bedenin.- demişti dilim. Biranda düşmüştü kelimeler ağzımdan, mideme vuran ağrıdan açıktı herşey birşey daha olacaktı. Sonra da tutamadı dilim, dayanamadı kalemim başladım yazmaya..."

Koca bir kasırga vurmuş ikimizi de. Savurmuş olabildiğince ve fırlatmış adını bile bilmediğimiz sokaklara. Nasıl olmuşsa o karışıklıkta çarpışmışız birbirimize. Çarpmanın endişesi ile koşar adım panikle maskelerimizi arayıp bulmuşuz. O kadar savrulmaya rağmen yüzlerimiz ne kadar da mutlu gözüküyordu şimdi. Ne kadar güzeldi değil mi? Olduğundan daha güzel daha mutlu olmak. Peki ya gözler? Anlayacaktık ki, gözgöze gelince. Nefes alıp vermelerimizde keskin bir koku vardı. O kadar keskin bir koku ki özlem perçinledikçe,aşk acıttıkça daha da keskinleşmiş. İşte o koku her burnuma geldiğinde korkarım. Korkarım ki, yine bu cümleleri kurarım.

Neden bilmem, bir adım ötesini düşünemeyecek insanlar sanarız kendimizi. İlk adımlarımızı yine bu duygunun verdiği sahte cesaretle atarız. Hunharca kovulduğumuz başka bir hayattan koşar adım çıkar, kendimizi kapısını çalabileceğimiz diğer bir hayatta buluruz. Ne çıkar karşına bilinmez düşüncelerle.

Şimdi kapıma biri vuruyor. Bende kapıyı aralıyorum. Ve işte aynı sahne.

- Biz neden aynı kokuyoruz?





07.01.2010 22:54

İçimdeki Fısıltılar - 5

 ___ Gölgeli bir güne güneş doğuyordu.  Ben de sabrımın en uçlarında uzunca bir yürüyüş yapıyordum. Öyle ki güneş arkamdan tepemi ve omuzlar...