13 Ocak 2012 Cuma

Öldürmeyen... Yaşatmayan...

Bir gitmek duygusu vardı içimde. Kapısı sadece bana açık. Öyle ki kapıyı ne bir fani çalsın istiyorum. Ne de bir ölü. Dursa önünde kapının, beklese hakir göreceğim. Değişen Ben’ e şaşırmayı bırakıp,bir el de ben vereceğim. Arada bir tıkırtı sesleri geliyor dışarıdan. Belli ki bazıları vurup kaçıyor. Bazı zamanlarda rüzgar benimle oyun oynuyor. Ama nasıl ölmüşse merak duygum, senin kapıda olma ihtimalin bile kıpırdatmıyor yüreğimi. Bu yüzden tıkırdayan sadece kapı oluyor. Gitmek nasıl bir zırhsa, -Ağır ve karanlık gelse gerek.- bakmıyorum da dışarı.
__
İçimle konuşuyorum şimdi. Hatırlatıyor birer birer herşeyi. Kapının arkasında kalman, daha da anlamlı oluyor. Olmayışın, içerideki seni sonsuz kılıyor. Biçare kalışını örtüyor. Korkak savaşlarından beni uzak tutuyor. Tek sıkıntı; sıcaklığındı eskiden. Nasıl alıştıysam yoktan var etmeye, sana sensiz bile kavuşuyorum. İlk yarattığım sen gibi. Son halin çoktan ölmüş yabancı biri. Oturdum şimdi evimde tek başına, gidişimi anlamlandırıyorum konuştukça. Dinlesen diyorum bir an. Sonra vazgeçiyorum. Hep dinlemedin mi zaten.
Konuştum, dinledin.
Sustum, dinledin.
Ağladım, dinledin.
Beraber gülmelerimiz bir başka olurdu da; O zamanları başka andım hep. İlk yarattığım sana pay ettim o anları. Şimdi görsen beni diyorum.Halim bir başka.
__
Dinlesen olmaz.
Görsen hiç olmaz.
Ne vakit bu ikisini yapmaya kalksan,
Tek nefesten konuşuyoruz.
Ve ne zaman tek nefes olsak,
Sabahı bıçak kesiyor sanki kalbimi.
Tuzağa bile bile düşen aptal bir kuş olmak zoruma gitmiyorda; her düştüğümde kirlenmek canımı acıtıyor.
Söylemesi zor oluyor.
Düşününce cinayet işlemiş gibi bir suçluluk hissi.
Bakınca anlıyorsun. Anlıyorsun da, indiriyorsun gözlerini aşağıya.
__

Şeytan mı gönderdi seni bana?
Her geldiğinde bir isteme arzusu.
Yanımda yaşlanmaya korkan bedenin,
Öyle bir anda cesur kılıyordu yanımda kendini.
Şimdi önümde küçülen sen,
Koca bir dev oluyordun.
Seninki bir avcı edası oluyordu,
Ben ise gönüllü bir av; intihar etmeye meyilli.
Her seferinde Yaradan’dan”Bu sefer başka.” Diye dilekleri zikrederken, sonu hep aynı bitiyordu.
Bunları sesli söyleyince ne değişirdi, bilmem.
Ama o anları ne zaman yaşadıysam çok şey parçalayıp, kopardı benden.
Her seferinde bir başka ben oldum.
Ve ne zaman bana gelsen aynı bekledim seni.
Aynı bul diye beni, sevdiğin herşeyi, sevdin sandıklarımı.
Ne zaman dokunup gitsen, sonrasında sevmedim kendimi.
Giderken; bunlar yüzünden almadım senin bu halini içeri.
Bu yüzden hiç kapıya bakmadım.
Güzel zamanlar dilemedim.
Tek başıma bunları sesli yinelerken, yine aynı şeyleri düşünüyorum.
Öl isterken, kendi ölümüme engel olamıyorum.
Tek kal istiyorum şimdi, kapının tam önünde.
Benim olamadığın için değil, beni yok ettiğin için.

*Yeni Metis defterine yapılan ilk karalama...
**Ateşlenirim, hastalanırım, sabahı kalkar yazarım... Yazarken Ezginin Günlüğü - Rüya eşlik etti. Ama sanırım en çok yakışacak olan; Müslüm Gürses - Nilüfer olacaktır. Hangisini dilerseniz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İçimdeki Fısıltılar - 5

 ___ Gölgeli bir güne güneş doğuyordu.  Ben de sabrımın en uçlarında uzunca bir yürüyüş yapıyordum. Öyle ki güneş arkamdan tepemi ve omuzlar...