24 Eylül 2010 Cuma

Ruhum

Nasıl yapıyorum bunu bilmiyorum. Yine soyutladım kendimi. Beden bana ait halen, ve yine devam ediyor tüm organlarım çalışmaya. Ruhum başka yerlerde. Bekler oldu bedenim onu, donuk bir şekilde. Durmadan birşeyler olup duruyor.Yetişemiyordu artık. Ne yapması gerektiğini bilmediğini söyleyip dururdu zaten. Önceleri buruşturup, daha sonraları arkasında biriktirip devam ederdi hayatına, şimdiyse yok etmeye çalıyor sanırım bazı şeyleri. Matematiksel, tarihsel hatalar o kadar fazla ki. Ne, ne zaman, nerede oldu? Yanlış mı? Doğru mu? derken koca bir yumak ip, karıştı birbirine. Sıkıldı o da baya. Yalnız kalmak umarım iyi gelir ruhuma tabii ama çabuk gelse iyi eder, uykularım bölünüyor durmadan. Yarım yamalak cümleler kuruyorum, o da içimde. Karanlıktan korkan ben, korkmadan bekliyorum uykumun gelmesini. Yine aynı donuklukta. Biraz sinirliyim, gerginim. Kırıyorum bazen, izliyorum ya da. Ve saçma sapan kendi kendime dururken kırılıyorum. Emanet kurulacak hiçbir söze, hiçbir yemine tahammülüm yok. Kabul etti artık küçük beynim ve gereksiz büyük kalbim "o" denilen hiç kimse yok. Zor inandırmak farkındayım. Etrafımızda bize inandırılmış o kadar şey varken. Olmayan varlıklara değil mi zaten tüm aşkımız? Neyse, mantıklı(bana göre) cümle kurdukça yine kendimi kırıyorum nasıl olsa. Her şey bir yana ruhum gelse de yine saçmalasak birlikte. Sarılsam yine. Mantık dışı kalsa tüm cümleler, illegal olsa tüm düşünceler. Kandırılmaya hevesli bedenimle onu bekliyorum.Dön artık!

*Müzik candır.

1 yorum:

İçimdeki Fısıltılar - 5

 ___ Gölgeli bir güne güneş doğuyordu.  Ben de sabrımın en uçlarında uzunca bir yürüyüş yapıyordum. Öyle ki güneş arkamdan tepemi ve omuzlar...