Sabahları ışığı güneş yakar.
Arkasına bakmadan giderken de,
Ay ışığı koşar gelir geceleri.
Kavuşmak için saatlerce bekler.
Yolları bir anda olsa kesişsin diye belki de.
Tüm bu döngüyü ne tutardı ki ayakta?
Uçsuz hayallere aşık olup,
Yaşadığı tek an ile göğe çıkar bir kuş.
Derinlere heyecanla dalıp,
Nereye gittiğini bilmeyen bir balık.
Nerede yolları kesişirdi?
Kaybolan bir medeniyete,
Bir an bile bıraktırır ardında.
Kendi efsanesini hatırlayan,
Eski bir ruh parçası sonsuzluğunda.
Bilge bir adamın yazıtları,
Şifacı bir kadının elleri arasında.
Toprak kokan bedenlerin,
Özgürce dolaşan ruhlarında,
Bir anlığına hatırladığın duygu ile,
Kuzguni bir siyahı,
Ateşin mavisine boyar hatıraları.
Külleri savrulurken havaya,
Bir sürü de rüyaya eşlik ederdi.
Öyleydi ya.
Sevdin mi herşey imkanlı.
Sevdin mi düşler sonsuz.
Sevdin mi olasılıklar dizili.
Sevdin mi ölümsüzlük mümkün.
Mümkün müydü?
____
* Sanki sonsuzluğa yazar gibi uzun uzadıya yazmak istedim aslında. Ama başka hikayelere eşlik etsin.
** Saklanan anları, notaları, kokuları yerlerinden çıkarıp, en görünür yerlere koymak gerek. Ansızın çünkü herşey. Bu ana, bu dünyaya eşlik edeceği sürede belirsiz. Tadını çıkarmak gerek.
*** Bir Eğirdir zamanından sadece tek bir şarkı eşlik etti satırlara. Sebep olan da Zuhal Olcay’ aldan Tango parçasıydı. Selam olsun.