26 Ekim 2009 Pazartesi

Bir an...

Gereksiz tasvirler var içimde.


Kendi süzgecinden geçtikçe


Kalemime indikçe daha da sadeleşen.


Boş sokaklarda çaresiz gezinirken


Düşünüyorum, düşünüyorum...


Farksız suretler var beynimde


Göz göze geldikçe yok olan.


Kaybettiklerimiz ellerimde şimdi.


Hayalden öteden gidemeyen


Ama yükü fazla olan.



7 Ekim 2009 Çarşamba

Ölüm..

Ölümün kendine değil sevdiğine yakın olanı zor.
Gözümün önündeki görüntüler bu kadar tazeyken. Olmamalıydı. Bu kadar erken olmamalıydı diyorum durmadan.

2 Ekim 2009 Cuma

Rüya..

Neden sorusunun şu sıralar anlam bulmadığı zamanlardan bir kaç sahne aklımda. İnadına gülümserkense gözlerim yaşlı. Etrafa bakıyorum. Koca bir uçurumun ortasındayım. Dört bir yanım suyla çevrili. Kafamı kaldırdığımda kocaman bir gökyüzü. Elimi atsam yakalayacakmış gibi bulutlar. Çekiyorum nefesi içime en içime hem de.

Açtım kollarını bıraktım kendimi. Suyun içindeyim şimdi. Özgürüm işte. Saçlarım tel tel olmuş istedikleri gibi dalgalanıyor. Gözyaşlarımda suya karışıyor.

Suyun verdiği huzur, içimin verdiği hüzünle kaybolmayı bekliyorum.


*Tüm gün fazlaca dinleyince paylaşmak istedim sanırım. (Damien Rice - 9 crimes)

İçimdeki Fısıltılar - 5

 ___ Gölgeli bir güne güneş doğuyordu.  Ben de sabrımın en uçlarında uzunca bir yürüyüş yapıyordum. Öyle ki güneş arkamdan tepemi ve omuzlar...