9 Mart 2011 Çarşamba

09.03.11

Unuttuğum yaşanmışlıkların içinde dolanırken ruhum, arkamdan gelen adımlarını ve sesini duyuyordum. Aynı şarkıyı mırıldanıyordun yine. Eskisi gibi. Aynı cümlelerle, her zamankinden farklı biz hızda. Dönüyorum arkama, oradasın eminim. Ama yoksun, sadece bölük bölük anılar.
Yürüdükçe, ben de hatırladıkça bazı şeyleri sesin azalıyor. Yol bittiğinde ise sesin kayboluyor. Arkama dönüyorum yine, yoksun eminim ama yine de, pişman olmamak için, hatıralar için dönüyorum. Bu sefer oradasın. Yüzün soluk, gözlerin dolu. İstemediğin belli ama yine de elini kaldırıyorsun veda eder gibi. Ben kalıyorum yerimde birşey söylemeden. Konuşamıyorum, yürüyemiyorum. Sahip olduğum tüm uzuvlarımı kaybolurken, sana bakıyorum öylece. Anlıyorsun halimi, son kez bakıyorsun belli ki yüzüme. Dönüşünden anlıyorum, gözlerinden yaşlar akarken parmaklarınla bastırarak silişinden anlıyorum ki kızgınsın halen bana.
Sen karanlığa döndün yüzünü. Korkakça attığın adımlarla ilerlerken karanlığa doğru, ben sadece izliyorum.
Ağlayamıyorum.
Konuşamıyorum.
Soru yok.
Cevap yok.
Sen karanlık oluyorsun, ben ise kalıyorum öylece.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İçimdeki Fısıltılar - 5

 ___ Gölgeli bir güne güneş doğuyordu.  Ben de sabrımın en uçlarında uzunca bir yürüyüş yapıyordum. Öyle ki güneş arkamdan tepemi ve omuzlar...